Tarım ve Hayvancılık – Atilla Ayyıldız & Biz https://atilla.biz Atilla Ayyıldız kişisel sayfası Tue, 21 May 2024 03:00:34 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 https://i0.wp.com/atilla.biz/wp-content/uploads/2021/07/cropped-atilla-2k-favico.png?fit=32%2C32&ssl=1 Tarım ve Hayvancılık – Atilla Ayyıldız & Biz https://atilla.biz 32 32 214474088 Kars, Ardahan, Iğdır Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası’ndan “Dünya Arı Günü” Mesajı https://atilla.biz/2024/05/21/kars-ardahan-igdir-bolgesi-veteriner-hekimleri-odasindan-dunya-ari-gunu-mesaji/ Tue, 21 May 2024 03:00:34 +0000 https://atilla.biz/2024/05/21/kars-ardahan-igdir-bolgesi-veteriner-hekimleri-odasindan-dunya-ari-gunu-mesaji/

Kars, Ardahan, Iğdır Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Ödül, 20 Mayıs Dünya Arı Günü münasebetiyle bir açıklama yaptı. Ödül, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Mayıs’ı “Dünya Arı Günü” olarak belirlediğini ve bu özel günün 2018’den bu yana kutlandığını hatırlattı. Bu yılki tema, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından “Arıların Gençlikle İlgisi” olarak seçildi ve gençler arasında arılar ve tozlayıcıların önemine dair farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Ödül, arıların ekosistem ve biyoçeşitlilik için taşıdığı hayati önemi vurgulayarak, Albert Einstein’ın “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece dört yıl ömrü kalır” sözünü anımsattı. Arıların tozlaşma yoluyla bitkilerin devamlılığını sağladığını ve insan beslenmesinde önemli bir yer tutan bitki türlerinin büyük bir kısmının arıların tozlaşması sayesinde elde edildiğini belirtti. Ayrıca, arıların tarımsal ürünlerin verimini ve kalitesini artırdığını ifade etti.

Dünya Arı Günü’nün kutlanmasıyla, arı ve diğer tozlayıcıların sağlık ve çevre için oynadığı rolün yanı sıra karşılaştıkları zorluklara dikkat çekilmesi gerektiğini söyledi. Kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve bireylerin tozlayıcıların korunması ve çeşitliliğinin artırılması için sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.

Ödül, covid-19 pandemisi sürecinde arı ürünlerinin tüketiminin önemine değinerek, bal, polen, propolis ve arı sütü gibi ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirmede etkili olduğunu söyledi. Türkiye’nin kovan sayısı bakımından dünyada ikinci, bal üretimi bakımından altıncı sırada olduğunu, ancak kovan başına verimlilikte 17. sırada yer aldığını belirtti. Ülkemizin avantajlı çiçeklenme koşulları ve uzun üretim mevsimi göz önünde bulundurulduğunda, kovan başına ortalama bal üretiminin 30 kg civarında olması gerektiğini ifade etti.

Ödül, hedeflenen bal ve arı ürünleri üretim miktarlarına ulaşmak için kamu, akademi, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün iş birliğiyle sektörel durum tespiti yapılması ve stratejiler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Arı sağlığını tehdit eden hastalıklarla mücadele, yerel arı ırklarının tescili ve ıslahı, çiftçi-arıcı koordinasyonunun geliştirilmesi ve arıcılık eğitimlerinin artırılması gibi konulara dikkat çekti.

20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün arılar için farkındalık yaratma fırsatı olduğunu belirten Ödül, bugünün ülke, meslek, sektör ve yetiştiriciler için önemli katkılar sunmasını temenni ettiğini ve bu anlamlı günü kutladığını dile getirdi.

]]>
41426
Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Arnavutluk Veteriner Hekimleri Odası Arasında İş Birliği Protokolü İmzalandı https://atilla.biz/2024/05/21/turk-veteriner-hekimleri-birligi-ile-arnavutluk-veteriner-hekimleri-odasi-arasinda-is-birligi-protokolu-imzalandi/ Tue, 21 May 2024 03:00:33 +0000 https://atilla.biz/2024/05/21/turk-veteriner-hekimleri-birligi-ile-arnavutluk-veteriner-hekimleri-odasi-arasinda-is-birligi-protokolu-imzalandi/

Harun Göksel / Ankara; Arnavutluk Veteriner Hekimler Odası ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği arasında Ankara’da imzalanan bu protokol ile iki ülke ve halkları arasındaki tarihî bağların güçlendirilmesine katkı sağlanacak, yapılacak eğitimler ve ziyaretlerle daha derin bir dostluğun başlangıcı için önemli bir adım atılmış oldu.

Törene, TVHB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Merkez Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Murat Fındık, Arnavutluk Veteriner Hekimler Oda Başkanı Ervin Resuli, Arnavutluk Veteriner Hekimler Oda Başkan Yardımcısı Shemsho Lamaj, Makedonya Veteriner Hekimler Oda Yönetim Müdürü Tomislav Nikolovski, Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Ahmet Baydın, Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı Başkanı Veteriner Hekim Seyfettin Aslan ile çok sayıda veteriner hekim katıldı.

Makedonya Veteriner Hekimleri Odası ile Manastır Askeri İdadisi’nde imzalanan iş birliği protokolü sırasında, Arnavutluk Veteriner Hekimleri Odası ile de protokol imzalanması kararı alındığını ifade eden Merkez Konseyi Başkanı Arslan, bu iş birliği protokolünün diğer ülkelere de yayılması temennisinde bulunarak şunları dile getirdi:

“İmzalanan bu protokol ile eğitim alanında önemli adımlar atabileceğiz. Protokol öncesinde iki gün heyet ile çeşitli etkinlikler gerçekleştirdik. Etkinlikler kapsamında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi 2024 mezuniyet törenine katıldık. Ardından İstanbul’da muayenehaneleri ziyaret ettik. İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nın hizmete açtığı İVHOAKADEMİ Eğitim Merkezi’ni heyete tanıttık. Daha sonra heyetle beraber İstanbul Teknopark Kampüsü ziyaret ederek veteriner hekimlik alanına ilişkin yapılan çalışmaları değerlendirdik. İmza töreni için bugün 17 Mayıs’ta 2024’te Ankara’ya geldik. 

Program çerçevesinde iki ülke heyeti ile birlikte Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nü ziyaret ettik. Ziyarette Sayın Genel Müdür Ersin Dilber ve Genel Müdür Yardımcısı meslektaşlarımız ile iş birliği hakkında değerlendirmeler yapıldı. Ardından Arnavutluk ve Makedonya’dan gelen heyet ile Ata’mızın huzuruna çıkarak Anıtkabir ziyareti de gerçekleştirdik.”

“Bizler somut adımlar atmak üzere çalışacağız” diyen Başkan Arslan, “İmzalanan bu iş birliği protokolünün iki ülkeye de hayırlı olacağını düşünüyorum. Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak uluslararası platformda da böylece yer alıyoruz” diye konuştu.

Arnavutluk Veteriner Hekimler Oda Başkanı Ervin Resuli, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile imzaladıkları iş birliği protokolü dolayısıyla kendini çok ayrıcalıklı hissettiğini ifade ederek şunları söyledi:

“Bir gerçeği değiştiremeyiz. Arnavutluk’un veteriner hekimliği geçmişi aslında İstanbul merkezli olarak Türkiye’den başladı. Biz de sizler gibi veteriner hekimliği alanına Arnavut asıllı Mehmet Akif Ersoy ile başladık. Bizim veteriner hekimlik tarihimiz sizinki ile kesişiyor. Bugün imzaladığımız bu protokol yapabileceğimiz iş birlikleri açısından oldukça heyecan verici. Burada övgüye layık birçok çalışma gördük. Bence bazı Avrupa ülkelerinden bile ileri seviyedesiniz. Tecrübelerimizi paylaşmak, veteriner hekimliği mesleğinde yaşadığımız problemleri beraber çözmek adına imzaladığımız bu protokol çok önemli. Bizi birçok noktada birleştirecek bu iş birliği hayırlı bir başlangıç oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.”

]]>
41425
Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden Duyuru: Dünya Arı Günü Kutlamaları ve Genç Arıcılar https://atilla.biz/2024/05/21/giresun-il-tarim-ve-orman-mudurlugunden-duyuru-dunya-ari-gunu-kutlamalari-ve-genc-aricilar/ Tue, 21 May 2024 03:00:32 +0000 https://atilla.biz/2024/05/21/giresun-il-tarim-ve-orman-mudurlugunden-duyuru-dunya-ari-gunu-kutlamalari-ve-genc-aricilar/

Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü “Dünya Arı Günü” nü kutladı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan açıklamada; “Arılar, bitkisel üretim ve biyolojik çeşitlilik için tozlaşma (polinasyon) yoluyla büyük katkı sağlar. Bu, gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım için hayati öneme sahiptir. Bitkilerin cinsel üreme süreci için polen yaymaya ihtiyacı vardır. Yabani çiçekli bitkilerin yaklaşık yüzde doksanı, başarılı bir üreme için arı gibi polinatörlere ihtiyaç duyar. Aynı zamanda bu bitkiler, ekosistemin işleyişinde kritik bir rol oynar. Besin sağlarlar, yaşam alanları oluştururlar ve birçok hayvan türü için kaynak teşkil ederler.

Ancak son yıllarda arılar ve diğer polinatörler çeşitli riskler altında. Küresel ısınma, habitat kaybı, arı hastalıkları ve zararlıları, pestisitler gibi faktörler, arı popülasyonlarını tehdit ediyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2017 yılında 20 Mayıs’ı “Dünya Arı Günü” olarak ilan etti. İlk kez 20 Mayıs 2018’de kutlandı. Bu yılın teması “Gençlerle Birlikte Arı” olarak belirlendi. Kuşaklar arası bilgi alışverişini teşvik etmek ve yeni nesil çevre liderlerine ilham vermek amaçlanıyor.

Genç arıcılar, arıların korunması ve arıcılığın geleceği açısından kritik rol oynar. Geleneksel bilgi ve uygulamaların gelecek nesillere aktarılması, arıcılığın sürdürülebilirliğini sağlar. Genç nesil, yeni fikirlere ve bakış açılarına açıktır. Arıcılıkta yeni teknolojilerin kullanımı, modern arıcılık tekniklerinin benimsenmesi ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi konularında genç arıcılar değerli katkı sağlar.

Bakanlık, arıcılık ve diğer üretim kollarında kendi işini kurmak ve yatırım yapmak isteyen genç çiftçilere, özellikle kadınlara, hibe ve düşük faizli kredilerle destek oluyor.

Bu duygu ve düşüncelerle 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nü kutluyoruz!”

]]>
41424
Tarımda Kontrolsüz İlaçlamaya Dur Diyelim, Çünkü Arılar Varsa Bir Geleceğimiz Var!” https://atilla.biz/2024/05/21/tarimda-kontrolsuz-ilaclamaya-dur-diyelim-cunku-arilar-varsa-bir-gelecegimiz-var/ Tue, 21 May 2024 03:00:31 +0000 https://atilla.biz/2024/05/21/tarimda-kontrolsuz-ilaclamaya-dur-diyelim-cunku-arilar-varsa-bir-gelecegimiz-var/

Arılar, insan neslinin devamı için kritik öneme sahip canlılardır. Arıların 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. İnsanlığın tarihi ise sadece 300 bin yıl. Soframıza gelen her 3 gıdadan biri arılar sayesinde üretiliyor; gıdaların yüzde 90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, bizleri de çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakıyor. Oysa dünya üzerinde bozulmadan, değerlerini koruyarak uzun yıllar kalabilen ender besinlerden biridir bal…

Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, “Dünya Arı Günü” olarak kutlanıyor. Yarım asıra yakın bir süredir, arılar ve arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden Türkiye’nin bir numaralı bal markası Balparmak’ ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü’nde bu konuya dikkat çekti. Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Bu nedenle olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor” dedi.

Doğayla dost, ekolojik tarım ilaçlarının kullanımı teşvik edilmeli

Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, “Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” şeklinde konuştu.

Dünyanın en kadim emekçileri olan arıların günü kutlu olsun!

Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu vurgulayan Altıparmak, şunları söyledi: “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla “çekip çeviren” arılara ne kadar teşekkür etsek az… Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar yaratmak mümkün! Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık yaratmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor.”

Arıcılık mesleği hileli ballar yüzünden yaşlanıyor!

Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Altıparmak, “Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler nedeniyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele nedeniyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç aileler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak ‘doğru bilinen yanlışları’ düzeltmeye çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” dedi.

En fazla hileye maruz kalan gıda ürünü bal

EFSA tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz” dedi.

]]>
41423
Akhisar’da Mera Alanlarına Yönelik Kapsamlı Çalışmalar Devam Ediyor https://atilla.biz/2024/05/21/akhisarda-mera-alanlarina-yonelik-kapsamli-calismalar-devam-ediyor/ Tue, 21 May 2024 03:00:21 +0000 https://atilla.biz/2024/05/21/akhisarda-mera-alanlarina-yonelik-kapsamli-calismalar-devam-ediyor/

Akhisar Kaymakamlığı Mera Birimi, ilçe genelindeki mera alanlarında geniş çaplı bir inceleme başlattı. Bu incelemelerin amacı, işgal altındaki mera alanlarını tespit edip, bu alanların tahliyesini sağlamak.

Yürütülen çalışmalar Akhisar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün koordinasyonunda gerçekleşiyor. Teknik ekip, mera parsellerinin sınırları dahilindeki mahallelerdeki hayvancılık işletmelerini ve çiftçileri belirleyerek, mera alanlarının daha etkin kullanımını amaçlıyor.

Çalışmaların sonuçlandırıldığı mahallelerde, “Mera Yönetim Birliği” oluşturuluyor. Bu birlikler aracılığıyla, mera alanları ilgili mahalledeki hayvancılık işletmelerine tahsis ediliyor. İl Mera Komisyonu ve İlçe Mera Birimi’nin ortaklaşa yürüttüğü ıslah çalışmaları ile mera alanlarının verimliliği ve ot kalitesi artırılmaya çalışılıyor.

Dereköy Mahallesi’nde kurulan Mera Yönetim Birliği örneğinde olduğu gibi, mera alanları incelenerek, iyileştirme çalışmaları için gerekli tespitler yapılıyor.

Seyitahmet, Akkocalı ve Akselendi mahallelerinde de mera yönetim birliklerinin kurulma süreci son aşamaya ulaşmış durumda. Belirlenen plana göre, ilçedeki tüm mera parselleri bu sürece dahil edilecek. İlk olarak mera işgalleri sonlandırılacak, ardından ıslah çalışmaları gerçekleştirilecek ve son olarak mera yönetim birlikleri ile birlikte otlatma planları hazırlanarak, mera alanları hayvancılık yapan yerel halkın kullanımına sunulacak. Bu çalışmaların, bölgedeki hayvancılık faaliyetlerini daha verimli hale getirmesi hedefleniyor.

]]>
41422
Ergüder: İklim değişikliği alarm veriyor https://atilla.biz/2024/05/18/erguder-iklim-degisikligi-alarm-veriyor/ Sat, 18 May 2024 03:10:28 +0000 https://atilla.biz/2024/05/18/erguder-iklim-degisikligi-alarm-veriyor/

Küresel iklim değişikliğinin ceviz yetiştiriciliği üzerinde yarattığı tehdidi göz ardı etmeyen Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD), sektörün geleceğini korumak adına önemli bir adım attı. CÜD’ün ev sahipliğinde düzenlenen ve ceviz yetiştiricilerini bir araya getiren İklim Değişikliği Semineri’nde, sektördeki mevcut zorluklarla başa çıkma stratejilerinin belirlenmesi amaçladı.

İspanyol Ziraat Mühendisi ve ceviz danışmanı Federico López Larrinaga hem mevcut ceviz yetiştiricilerine hem de sektöre yeni adım atan girişimcilere özel olarak önemli bir sunum gerçekleştirdi. 2023 yılında İspanya, Gürcistan ve İtalya’da düzenlediği “İklim Değişikliği Sonucu Ceviz Üreticilerinin Alması Gereken Önlemler” başlıklı sunum, Ceviz Üreticileri Derneği öncülüğünde Türkiye’deki ceviz yetiştiricileriyle buluştu. Federico López Larrinaga’nın bilgi ve tecrübeleri, ceviz üretiminde karşılaşılan iklim değişikliği gibi zorluklarla başa çıkma konusunda katılımcılara değerli bir perspektif sunarken, sektördeki yenilikçi yaklaşımların ve çözümlerin konuşulmasına da olanak sağladı.

“TÜRKİYE, 2070’Lİ YILLARDA SU KITLIĞI YAŞAYABİLİR”

Federico López Larrinaga, küresel ısınmanın artan sıcaklıklar, yağış düzenindeki değişiklikler, zararlılar ve hastalıklar, coğrafi dağılımdaki değişiklikler, karbondioksit ve fotosentez gibi ceviz ağaçlarının büyümesi ve gelişmesi için ihtiyaç duydukları çevresel koşulları değiştirebileceğini söyledi. İklim değişikliğinin, Türkiye, Çin, Kaliforniya, Şili, Avustralya, İran ve Avrupa’daki coğrafi özelliklere bağlı olarak çok farklı şekillerde etkileyeceğini ifade eden Lopez, “İklim değişikliği nedeniyle bölgelerde yağış miktarı azaldı. 1979 ile 2019 yılları arasında yıllık yağış miktarı 60 santimetreden 45 santimetrenin altına düştü ve yıllık ortalama sıcaklıklar 4 derece değişti. Türkiye, zaten su sıkıntısı çeken bir ülke. Kişi başına düşen su miktarı yılda yalnızca 1.500 metreküp civarında. 2010, 2018 ve 2020, Türkiye’de kaydedilen en sıcak yıllardı. İklim değişikliğinden diğer ülkelere oranla çok daha ciddi şekilde etkileneceği tahmin edilen Türkiye’de; aşırı yağışlar arttı, hava koşulları daha da sertleşiyor. 2021’de güneyde büyük yangınlar, kuzeyde ise seller yaşandı. Mevsimsel olarak kış aylarında daha fazla yağış olabilir, ancak ilkbahar ve sonbaharda yüzde 50 daha az yağış görülüyor. Sıcak hava dalgaları ve kuraklık artıyor. Nüfus artışı ve iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin 2070’li yıllarda su kıtlığı yaşaması kuvvetle muhtemel” dedi.

TÜRKİYE’DE SEKTÖR KÜÇÜK OLSA DA DÜNYA DEVLERİYLE REKABET EDİYOR

11 Mayıs 2024 tarihinde Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsünde gerçekleşen İklim Değişikliği Semineri’nin açılış konuşmasını yapan CÜD Başkanı Ömer Ergüder, özellikle son birkaç yıldır, Türkiye genelinde istenilen rekolteye ulaşılamamasının en büyük nedenlerinin başında iklim değişikliğinin geldiğinin altını çizdi. Beklenmedik donlar, dolular kuraklıklar yaşadıklarını ve iklim değişikliğinin alarm verdiğini belirten Ergüder, “Son yıllarda ceviz yetiştiriciliği büyük fedakarlıklar gerektiriyor ve hiç de kolay olmayan bir işin içerisindeyiz. Sektörümüz hala çok küçük. Dünya devleri arasında yer alan Amerika ve Şili ile rekabet etmeye çalışıyoruz. Bu yıl Şili’de, geçen seneye kıyasla 50 bin ton daha az hasat elde edildi. Geçen sene 180 bin ton hasat eden Şili bu yıl,125-130 bin tonlarda kaldı ve bir yıl öncesine göre kalitesi oldukça düşük ürünler elde etti. Bunun en büyük nedeni de iklim krizi. Şili’nin bu yıl iyi bir hasatla Türkiye pazarına giremiyor oluşu ülkemiz için iyi bir haber gibi görünse de iklim değişikliğinin etkilerinin çok büyük bir kanıtı.

İLKİM DEĞİŞİKLİĞİ SEKTÖRÜ TEHDİT EDİYOR

İklim değişikliği, omuzlarımızdaki yükü çok ciddi bir şekilde artıyor. Peki dernek olarak biz bu konuda ne yapıyoruz? Bütün bu zorluklara rağmen motivasyonumuzu ve şevkimizi hiç kaybetmeden yolumuzda emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Elbette yapabildiklerimiz ve yapamadıklarımız var. Onun için üyelerimizin verdiği, üye olmayanlarında aramıza katılmasıyla vereceği destek son derece kritik ve önemli. Bu kadar zor ve ezeli bir rekabetin, baskın bir ithalatın, büyük boyutlarda kaçakçılığın olduğu ve ülkemize giren ürünlerde gümrük vergisi ödenmeden adil bir rekabet sağlanmayan bir ortamda, bizler için derneğimize katılımınız oldukça önemli. Derneğimizde en üst düzeyde bilgi paylaşımı ve network yapılıyor, ithalata karşı olan mücadelemizi pes etmeden devam ettiriyoruz. Türkiye’de ceviz yetiştiriciliğinin ve tüketiminin artması için büyük bir çaba sarf ediyoruz. İklim değişikliğiyle ilgili ne yapıyoruz diye sorarsınız, bugünün bir başlangıç olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. Kısmen de olsa iklim değişikliğiyle mücadelenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Sektörün iyileşmesi ve gelişmesi için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Genç bir derneğiz, üye sayımız halen az ama sizlerin desteği gerçekten bu sektörün geleceği adına çok kritik. Gelin bu zorluklara hep birlikte göğüs gerelim. İspanya, Portekiz, Amerika, Şili gibi ülkeler, yüksek verime ve performansa dayalı tarım ülkeleri. Biz çok yeni bir sektörüz. Fakat henüz küçük olan sektörümüzde yapmaya çalıştıklarımız oldukça büyük. Hepinizin, bunun bir parçası olmayı hissetmesini önemle rica ediyorum” diye konuştu.

]]>
41341
Zeytin ağaçları yeni yerine taşındı https://atilla.biz/2024/05/18/zeytin-agaclari-yeni-yerine-tasindi/ Sat, 18 May 2024 03:10:27 +0000 https://atilla.biz/2024/05/18/zeytin-agaclari-yeni-yerine-tasindi/

Nilüfer Belediyesi, Bursa Yazarlar Derneği (BUYAZ) iş birliği, ağaçların korunması için örnek bir proje gerçekleştirdi. Özellikle son dönemdeki zeytin ağaçlarının kesimine dikkat çekilen projede, önceden istimlak edilen alanlardan aktarılan 43 zeytin ağacı, Ürünlü Mahallesi’nde toprak analizi de yapılan 2 dönümlük alana ekildi.

Nilüfer Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü Ekipleri, BUYAZ Üyeleri, Ürünlü Mahalle Muhtarı Kadir Beki ve Ürünlü Mahallesi Ortaokulu öğrencilerinin katıldığı programda katılımcılar kürekleri alarak, ağaçların toprakla buluşmasına yardımcı oldu. Nilüfer Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri de ağaçları sulayarak, can suyu verdi. Katılımcılar programın sonunda ‘Ormanları ve ağaçları koruyalım’ çağrısında bulundu.  

]]>
41340
Tarımda Sürdürülebilirlik ve Finansmanın Rolü: KKB’nin 2023 Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması Raporu Yayınlandı https://atilla.biz/2024/05/18/tarimda-surdurulebilirlik-ve-finansmanin-rolu-kkbnin-2023-turkiye-tarimsal-gorunum-saha-arastirmasi-raporu-yayinlandi/ Sat, 18 May 2024 03:10:27 +0000 https://atilla.biz/2024/05/18/tarimda-surdurulebilirlik-ve-finansmanin-rolu-kkbnin-2023-turkiye-tarimsal-gorunum-saha-arastirmasi-raporu-yayinlandi/

Kredi Kayıt Bürosu (KKB), finansal veri yönetiminde önemli rol oynayan kuruluşlardan biri olarak tarım sektöründeki mevcut durumu ve dönüşümleri yakından takip etmeye devam ediyor. Kurum, Tarım Kredileri Değerlendirme Sistemi (TARDES) gibi inovatif ürünleriyle çiftçilerin banka kredilerine erişimini kolaylaştırırken, aynı zamanda tarımın geleceğini sektörel araştırma ve analizler yoluyla takip ediyor. Bu kapsamda KKB’nin her yıl yürüttüğü Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırmalarının bu yıl beşincisi kamuoyu ile paylaşılıyor.

KKB, çiftçilerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için 2014 yılında hizmete sunduğu Tarım Kredileri Değerlendirme Sistemi (TARDES) ile Türkiye’deki finansal kuruluşlardan tarım kredisi almak isteyen çiftçilerin kredi değerlendirmesini hızlı, pratik ve doğru bir şekilde yapmalarını sağlıyor.

“2023 yılında 30 milyar dolar tarım ve gıda ihracatı gerçekleştiren Türkiye, küresel olarak önemli bir tarım ve gıda tedarikçisidir”

KKB Ürün Geliştirme ve Pazarlama Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Siyasal tarım sektörünün sadece ülkemiz için değil, küresel gıda güvenliğinin anahtarı olduğunu vurguluyor. Pandemi ve sonrasında yaşanan küresel olaylar, neredeyse tüm sektörlerde arz ve talep dengelerini bozarken, tarım ve gıda sektörünün de öneminin arttığını vurgulayan Serkan Siyasal sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Tarım sektörü sadece ülkemiz için değil küresel olarak da gıda güvencesinin anahtarı konumundadır. Pandemi ve akabinde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, neredeyse tüm sektörlerde arz ve talep dengelerini bozmuştur. Buna karşın her iki olayda da en çok tarım ve gıda sektörü öne çıkmıştır. Son olarak Ortadoğu’da ve Kızıldeniz’de artan gerilim de enerji ve gıda ticareti üzerinde dolaylı etkilere yol açmaktadır. Diğer yandan bu güncel olaylar, küresel tarım görünümünü uzun süredir zaten stres altına sokmuş olan iklim değişikliğini ortadan kaldırmamaktadır. Küresel tarımsal emtia fiyat endeksi son 3 yıldır soluklanmadan yukarı gitmiş ve 60 yıllık zirvesini kırmıştır. Tüm dünya devletleri bu sebep ve sonuçların gölgesinde gıda güvencelerini garanti altına almak için yoğun bir arz ve enflasyon mücadelesi içindedir. Bu durum dünyanın en büyük 21. millî gelirine, 18. nüfusuna ve 9. tarım ekonomisine sahip olan ülkemiz açısından da aynıdır. 2023 yılında 30 milyar dolara yakın ihracat gerçekleştiren Türkiye sadece kendi vatandaşları için değil, özellikle Avrupa Birliği, Ortadoğu ülkeleri ve Rusya için en önemli tarım ve gıda tedarikçilerinden birisidir. Ülkemizdeki her bir çiftçinin ve her bir hektar tarım toprağının geleceği esasen tüm dünya için stratejik bir öneme sahiptir. KKB olarak biz bu bilinçle son 5 yıldır düzenli olarak Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması Raporunu hazırlamakta ve kamuoyunun faydasına sunmaktayız. Böylece, toplumun tüm kesimlerine sahadaki fiili durumu sunarak tarım sektörü için yapılacak araştırma, analiz, izleme-değerlendirme, yatırım, ürün/hizmet geliştirme ve politika belirlenmesine yardımcı olmayı hedefliyoruz.”

KKB tarım saha araştırmaları ile Türkiye tarımında veriye dayalı genel bir bakış

Araştırma sonuçları, Türkiye’nin tarım sektöründe karşılaşılan önemli zorlukları ve sektördeki yapısal değişimleri ortaya koyuyor. Türkiye’de tarım sektöründe önemli değişimlerin yaşandığını da gösteriyor. Ortalama çiftçi yaşı 53,4 bulunurken, genç çiftçi oranında bir artış gözlenmemesi sektördeki yaşlanma eğilimini yansıtıyor. Öte yandan, çiftçilerin tercih ettiği ilk 20 ürün arasında pamuk, buğday, mısır, ayçiçeği ve arpa öne çıkıyor ve bu ürünlerde ortalama ekiliş alanları 100 dekarı aşarak sektördeki üretim potansiyelini yansıtıyor. 

Çiftçilerin karşılaştığı temel sorunlar arasında girdi pahalılığı (%97), iklimsel problemler (%64) ve işçi bulamama (%39) gibi ekonomik ve iklimsel faktörler öne çıkıyor. Bu veriler, sektördeki yapısal değişimin yanı sıra ekonomik ve iklimsel risklerin de dikkate alınması gerektiğini gösteriyor. KKB’nin tarım saha araştırmaları sektörün sürdürülebilirliği için gerekli pek çok parametreyi merceğine alarak gelecek için etkili politikalar geliştirmek adına önemli bir kılavuz sağlıyor.

 

]]>
41339
Dünya Kuru ve Kabuklu Meyve sektörünün en büyük organizasyonu Kanada’da gerçekleşti https://atilla.biz/2024/05/18/dunya-kuru-ve-kabuklu-meyve-sektorunun-en-buyuk-organizasyonu-kanadada-gerceklesti/ Sat, 18 May 2024 03:10:26 +0000 https://atilla.biz/2024/05/18/dunya-kuru-ve-kabuklu-meyve-sektorunun-en-buyuk-organizasyonu-kanadada-gerceklesti/

Dünya genelinde kuru meyve ve kabuklu meyvelerin en üst istişare platformu Uluslararası Kuru ve Kabuklu Meyveler Kongresi (International Nut and Dried Fruit Council-INC), bu yıl 41’inci kez 8-10 Mayıs’ta Kanada Vancouver’da düzenlendi.

Konferans, 60’dan fazla ülkeden kuru ve kabuklu meyve endüstrisindeki bin 200’den fazla sektör profesyonelini bir araya getirdi.   

Kongreye katılan ülkeler arasında ABD’den sonra 81 temsilci ile en fazla katılım sağlayan ülke Türkiye olurken, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulunca güçlü bir katılım ve temsiliyet gerçekleştirildi.

Kuru Meyve Sektör Kurulu Başkanı Sayın Osman Öz’ün de aralarında yer aldığı INC’nin Mütevelli Heyetinin katılımı ile yapılan açılış töreni sonrasında üç gün süresince 70’in üzerinde uzman konuşmacı, sürdürülebilirlik, rekolte tahminleri, arz ve talep, yapay zekanın dönüştürücü etkisi, kuru ve kabuklu meyvelerin insan sağlığına yararları ve tüketimi artırma çabaları gibi konulara değinerek sektör hakkında tartışmalara öncülük etti.

INC Kongresi’nin kuru meyve endüstrisiyle ilgili tek uluslararası etkinlik olduğuna değinen Uluslararası Kuru ve Kabuklu Meyveler Konseyi (INC) Türkiye Büyükelçisi Ahmet Bilge Göksan, INC’nin çok önemli bir platform olduğunu, EİB’nin yıllardır INC’ye katılım sağladığını ve INC’nin çalışmaları hakkında üyelere bilgi verildiğini ifade etti.

Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Sayın Mehmet Ali Işık ise “Dünya genelinde 162 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Uluslararası alanda yürüttüğümüz başarılı pazar stratejisinin sonuçları ihracatımıza da yansıyor. Kuru meyveler ve fındık sektörlerinde dünyada lider üretici ve ihracatçı kimliğiyle önemli bir aktör olan ülkemizin böyle uluslararası platformlarda temsil edilmesi, katılım sağlanması sektörümüzü güçlendiriyor. Çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ve fındığın dünya genelinde tüketimini artırmayı hedefleyen projeler INC Kongresinin öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar listesinde yer verdiği Türkiye’nin üretim ve ihracatta dünya lideri olduğu besleyici değeri yüksek süper gıdalar; kuru incirde, kuru kayısı ve çekirdeksiz kuru üzümde ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik. INC Kongresi bu sene üç gün boyunca 60’dan fazla ülkeden bin 200’ün üstünde kuru ve kabuklu meyve endüstrisindeki sektörün önde gelen liderlerini Vancouver’da bir araya getirdi. INC çatısı altındaki tüm kuru ve kabuklu meyve endüstrisindeki ürünlerin rekolte tahminleri, arz, talep ve ticaretiyle ilgili en son istatistikler konuşuldu. Aynı zamanda üzerine çok kafa yorduğumuz bir konu olan sürdürülebilirlik de önemli gündem maddesi olarak masadaydı. Sektörün önde gelenlerine INC ödülleri takdim edildi. Birliğimiz de oturumlarda sunumlar gerçekleştirdi.” dedi.

Kongre’nin ikinci gününde düzenlene çekirdeksiz kuru üzüm oturumunda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Şemsettin Özgür, ülkemiz ve dünya kuru üzüm üretim ve ticaretine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kongrenin son günüde ise Vancouver Başkonsolosumuz tarafından Kongre alanına bir ziyaret gerçekleştirildi. Sayın Başkonsolosumuzun ziyareti sonrasında düzenlenen kuru incir, kuru kayısı ve hurma oturumunun Başkanlığını Birliğimiz üyesi Sayın Guillaume Pagy yaparken, Sayın Osman Göksan da aynı oturumda Türkiye’de ve dünyada kuru incir ve kuru kayısı üretim ve ticaretine ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

]]>
41338
Çay Tarımında Ekolojik ve Ekonomik Kriz: Çiftçi-Sen’den Kapsamlı Çözüm Önerileri https://atilla.biz/2024/05/18/cay-tariminda-ekolojik-ve-ekonomik-kriz-ciftci-senden-kapsamli-cozum-onerileri/ Sat, 18 May 2024 03:10:25 +0000 https://atilla.biz/2024/05/18/cay-tariminda-ekolojik-ve-ekonomik-kriz-ciftci-senden-kapsamli-cozum-onerileri/

Ankara, Türkiye – Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen), çay üreticileri ve onların aileleri, mevsimlik işçiler, yarıcılar ve çay işleme fabrikalarında çalışan işçiler de dahil olmak üzere, yaklaşık iki milyon insanın doğrudan çay üretiminden geçimini sağladığını belirtti. Sendika, çay üretim bölgelerinde yapılan Hidroelektrik Santralleri (HES), barajlar, maden ve taş ocaklarının ekolojik yapıyı tahrip ettiğini, verim düşmelerine ve hasat zamanlarında değişikliklere neden olduğunu ifade etti. Ayrıca, zararlıların artışı ve istilacı türlerin ortaya çıkışının, çayın ve Karadeniz bölgesi tarımsal üretiminin geleceğini olumsuz etkilediğini vurguladı.

Çay tarımının Türkiye’de Cumhuriyet döneminde başladığı ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kaderini olumlu yönde değiştirdiği belirtilen açıklamada, çay tarımıyla uğraşan üreticilerin %80’inin 5 dekarın altında çay bahçesine sahip olduğu ve bu küçük üreticilerin toplam çay alanlarının %56’sını oluşturduğu kaydedildi. Türkiye nüfusunun %90’ından fazlasının her gün çay içtiği ve çayın ekonomik, sosyal ve kültürel olarak önemli bir yer tuttuğu ifade edildi.

Çiftçi-Sen, mevcut çay tarım politikalarının küçük çay üreticilerinin aleyhine olduğunu ve şirketlerin lehine sözleşmeli üretim dönemine geçilmesini hedeflediğini belirtti. Ayrıca, tepkiler üzerine geri çekilen Çay Yasası’nın yeniden gündeme getirilmesinin beklendiğini ifade etti. Çay fiyatlarının maliyetin altında belirlenmesinin, küçük üreticileri çay üretiminden vazgeçmeye zorladığı ve şirketleşmeyi teşvik ettiği vurgulandı.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 yılı yaş çay alım kilogram fiyatını 17 TL, destekleme fiyatını ise kilogram başına 2 TL olarak açıkladığı, ancak bu fiyatların maliyeti bile karşılamadığı belirtildi. Çay hasadının dekar başına toplam masrafının 28 bin 452 TL olduğu ve bir kilo yaş çayın ortalama maliyetinin yaklaşık 16,99 TL civarında olduğu, bölgeden bölgeye değişen üretim maliyetinin kilo başına 19 TL’ye kadar çıkabildiği ifade edildi. Çiftçi-Sen, çay alım fiyatının en az 27 TL olması gerektiğini savundu.

Sendika, çay alım fiyatlarının maliyet, kâr ve insanca yaşam payı hesaplanarak belirlenmesi, kamu tarafından çay üreticilerinin ve çalışanlarının söz ve karar sahibi olduğu yaş çay işleme fabrikalarının kurulması, demokratik ve katılımcı kooperatif yasasının çıkarılması, şirketlerin üreticilerin örgütleriyle pazarlık masasına oturması ve üreticilerin taleplerini karşılayacak bir Çay Kanunu’nun çıkarılması gerektiğini belirtti.

Çiftçi-Sen, çay üreticilerine ve diğer üreticilere demokratik, sosyal ve ekonomik haklar için mücadele etmeye devam edeceğini ve üyeler arasında çay üreticilerinin de bulunduğunu ifade etti. Sendika, çay üreticilerini sendikaya üye olmaya ve “Çay Üreticileri Kürsüsü” kurmaya çağırdı. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Köylü Hakları Deklarasyonu’nun Türkiye’de de uygulanması için mücadele edileceğini duyurdu.

]]>
41337