Hassas tarım pazarı 2026’ya kadar 12 milyar 8 milyon dolara ulaşacak. Sürdürülebilir gıda üretmek için temel çözüm; enerji, su, besin ve arazi kullanımında tüm süreci saniyesine kadar izleyebilecek kontrollü ortam yaratmaktır. Tarım artık yüksek teknoloji gerektiren bir sektöre dönüştü. Türkiye’de veri analitiğiyle hangi mahsulün neye ihtiyacı olduğu, kullanılması gereken gübre miktarı, ne kadar su aldığı, kullanılmayan su damlasını toplayarak tekrar döngüye sokan, ne zaman-ne kadar-hangi kalitede hasat yapılacağını tahmin edebilen, ürünlerin dijital ikizlerini oluşturan uzaktan kontrol edilen teknoloji kullanılmalıdır.
—————–
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatörü Jak Eskinazi başkanlığında toplanan Tarım Birlikleri, ‘sürdürülebilir tarım’ için alınması-yapılması gereken önemleri masaya yatırdı.
Ar-Ge kaynağı fazlalaştırılmalı
Ulusal boyutta su seferberliği oluşturulmalı, su politikaları için Bakanlık düzeyinde müzakere edilebilecek, üst düzeyde diplomasi trafiği gerçekleşmelidir. Şeffaflığı önceleyip, raporlama, karbon ayak izi bilgisi ve etiketleme gibi alanlarda inisiyatifler ortaya koyulmalıdır. Yatırımların daha temiz teknolojiye yönlendirmesine katkı verilmeli ve Ar-Ge kaynağı fazlalaştırılmalıdır. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından sürdürülebilir tarımın desteklenmesini için, “temiz su ve sanitasyon”, “sorumlu üretim ve sorumlu tüketim” ve “iklim eylemi” maddeleri dikkate alınmalıdır. Bu hedefler baz alındığında suyu doğru kullanmak, kirletmemek, verimli kullanmak, ekim planlaması bizim için en önemli nokta. Tarımsal üretim yapılacak alanların su kaynakları göz önünde bulundurularak ürün deseninin belirlenmesi gerekiyor. Su ihtiyacı fazla olan ürünler, suyun az olduğu bölgelerde yetiştirilmemelidir. Her bitkinin su ayak izi çok farklıdır. 2017’de Tarım ve Orman Bakanlığı ülkemizi tarım havzalarına bölerek, havza bazlı destekleme planını başlattı. Her yıl çiftçiler kendi bölgesinde desteklenen, bölgenin ihtiyaçlarına, dengesine, iklimine uygun ürünlerin listesini görebilir.
Gıda güvenliği önemli
Havza bazlı destekleme planının çiftçinin ekonomik getirisini de eşitlemeli, teşvikler buna göre belirlenmeli. Tohumdan çatala kadar olan bu zincirde gıda güvenliği bizim için listenin en başında. AB Yeşil Mutabakat ile pestisit kullanımının 2030’a kadar yüzde 50, gübre kullanımının yüzde 20, antimikrobiyal kullanımının ise yüzde 50 oranında azaltılmasını hedefliyor. Ülkemizde AB’ye uyum çerçevesinde geçtiğimiz yıllarda zirai üretimde kullanılan toplam 213 aktif madde yasaklanırken 11 aktif maddenin de kullanımı kısıtlandı.
Vahşi sulama toprağı kaybetmeye nedeni
Ülkemizde tarım alanların yüzde 67’si vahşi, yüzde 33 oranındaki basınçlı damla yüzde 14, yağmurlama yüzde 19 civarında sulama yapılmaktadır. Vahşi sulamadaki sıkıntı; kontrolsüz ve bilinçsiz olması. Dolayısıyla t kalitesi düştüğü için toprakta tuzlanma, çoraklık ve erozyon görülüyor. Böyle bir toprakta tarım yapılması mümkün değil. Bitkiye ihtiyacından fazla su vermek ya da toprağı suya boğmak yerine bitkinin istediği, iklimin gerektirdiği suyu ona vermek gerekir.
Doğru sulamayla yüzde 50 su tasarrufu sağlanabilir
Ürün deseni sulama tekniklerini seçmekte belirleyici ama daha az suyun kullanılabilecek olduğu damla veya yağmurlama sulama sistemiyle kuraklaşmanın önüne geçilebilir.
Doğru sulamayla yüzde 50 su tasarrufu şansına sahibiz. 2006’dan beri Tarım ve Orman Bakanlığı modern basınçlı, damla ya da yağmurlama sulama sistemleriyle ilgili yüzde 50 hibe desteği veriyor. Desteklemelerin yöntemi tartışılmalı. Modern sulama teknikleriyle ilgili yatırımlar artırılmalı ve kullanımda daha agresif bir metot belirlenmesi gerekiyor. Bu noktada bilgilendirme de çok önemli. Çiftçinin farkındalığını geliştirmek gerekiyor.
Tarım ve akademi iş birliği
Su ürünleri sektörü özelinde özellikle yetiştiricilikle ilgili çalışma yapılması, karbon ayak izi konusunda sektörün karbon salınımını azaltmak için projeler hayata geçirilmelidir. Sektörün karbon salınımına yönelik mevcut durum analizinin yapılması; karbon ayak izinin hesaplanması, hangi faktörlerin ne kadar artırdığının tespit edilmesi ve sonrasında bir yol haritası belirlenmesi konusunda Ege Üniversitesi ile Ege İhracatçı Birlikleri iş birliği yapıldı.
Su döngüsü “veri” yle iyileştirilebilir
Yağış yaşanması gereken aylarda ciddi yağış azlığı, geç ve bir anda gelen yağışlar, yağmurun doluyla karışık gelmesi, sıcaklık farklıları, uzun süren don dönemleri nedeniyle rekolteler aşağı yönlü revize ediliyor. Bu ürünün kalitesine de yansıyor. Çiftçinin yönetmesi en zor konu yağış orantısızlığı. Bir sene çok yağış varken, diğer sene yok. Çiftçi bir sene ektiği aynı ürünü diğer sene ekemediği için ürün desenini seçmesi, ürün planlaması zorlaşıyor. Tarımda ezber-geleneksel yöntemleri kullanmak yerine öngöremediğimiz bu risklerin içinde yüksek verim istiyorsak teknolojiye dayalı çözümleri kullanmak zorundayız.
Dijitalleşme ve tarım entegre ilerlemeli
Dijital çözümler sayesinde artık anlık hava durumu izleme, saha incelemeleri, alan haritalama, verim takibi, sulama ve atık yönetimi, toprak değerlerine uygun gübre kullanımı, ürüne ve toprağa göre kullanılacak su miktarını öğrenmek çok kolay. Endüstriyel tarım, ürün çeşitliliğinin azalması, su kirliliği ve tüketimindeki yüzde 75’lik düşüşten sorumlu. İklim değişikliğine neden olan gazların yüzde 40’ı da endüstriyel tarım sonucu açığa çıkıyor.
Sudaki kirlilik oranı çok önemli
Atık yönetimi; kontrolsüz pestisit ve gübre kullanımıyla tarladan başlayan taşıma, depolama, paketlemeye kadar lojistik ve tedariği de içine alan geniş bir süreci kapsıyor. Hem tarımsal atıklar hem de çevredeki endüstriyel aktivitenin arıtılmadan su kaynaklarına verilmesi nedeniyle bazı bölgelerdeki su artık çiftçinin kullanabileceği bir kalitede değil. İklim değişikliğinin yanında sudaki kirlilik oranı da bizim için bir mücadele alanı.
Doğru politikalarla sürdürülebilir arazi yönetimi yapılmalı
Doğaya verilen atık suların biyolojik arıtma tesislerden geçirilmesi, pestisit kaplarının toplanması ve bertarafı için geliştirilen geri dönüşüm planına uyulması, bitkisel atıkların gübre ve yem sanayinde kullanılması, atıkların kompost yapımı veya gübre imalatında değerlendirilmelidir.
Arazi kullanımı özellikle ormansızlaşma, bitkisel ürün-hayvan ve gübre kullanımı küresel sera gazı salınımlarının dörtte birini oluşturur. Kontrolsüz yapılan sulama ve bunun yol açtığı tuzlanma-çoraklık-erozyon, aşırı miktarda gübre kullanımı, tarım topraklarının imara açılması, amaç dışı kullanımlar yüzünden tarım alanlarımız daralıyor. Doğru politikalarla sürdürülebilir arazi yönetimi yapılması gerek. Arazi tahribatının önlenmesi, arazi kullanımında planlama hem su verimini artırmak hem de altyapının daha ekonomik, uygun şekilde kullanılması için arazi toplulaştırmanın tüm ülkeye yayılması gerekiyor. Büyük tarım alanlarında üretimin kontrolü çok daha kolay.
Su hasadıyla kaynaklar etkin kullanılmalı
Su hasadının yapılmasının mümkün olduğu alanlarda, kış aylarında meydana gelen yağış kaynaklı suların biriktirilerek, ülkemizde bulunan su rezervlerinin miktarının korunabilir. Gündüzleri sıcaklık sebebiyle meydana gelecek buharlaşmanın fazla olması nedeniyle, daha az su kullanılmasına neden olacağı için akşam saatlerinde sulamanın yapılması az da olsa su kullanım miktarını azaltacaktır.
Tarımda Yapılması-Alınması Gereken Önlemler yazısı ilk önce Sağlık ve Yaşam üzerinde ortaya çıktı.