Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, son 5 günde 132 yangından 125’ini kontrol atına aldıklarını, 7’sinin devam ettiğini belirterek, “Tüm yangınlar sönene, vatandaşımız eski, normal hayatına kavuşana kadar burada çalışmalarımızı sürdürüyor olacağız. Tüm bu yangınlara 16 uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız helikopter, 850’nin üzerinde arazöz, 150’nin üzerinde iş makinesi ve 5 binin üzerinde tüm kamu kurumlarından personelle müdahalelerimiz devam ediyor.” dedi.
Bakan Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’la Milas’ta Yangın Koordinasyon Merkezi’nde yaptığı basın açıklamasında, kırsal yangınların yanında yerleşim yeri yangınlarının önlenmesinde de orman teşkilatının çok büyük gayret sarf ettiğini söyledi.
Hem Antalya hem de Muğla’daki yangınlarda birinci odağın mecburen yerleşim yerleri olduğunu belirten Pakdemirli, “Marmaris’teki yangın, devam ediyor. Bu yangın, şu anda stabil. Öğleden sonra değişen hava şartlarıyla potansiyel tehlikeler içeriyor ama ekibimiz, şu anda bununla ilgili çalışmalarına devam ediyor.” diye konuştu.
Sabah saatlerinde tüm yangınların üzerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile hava aracıyla hem koordinasyon hem de inceleme yaptıklarını aktaran Pakdemirli, notlar alıp ilgili ekiplere ilettiklerini dile getirdi.
Pakdemirli, Köyceğiz’deki yangın için özellikle kara birliklerinin gücünü artırarak, hem karadan hem de havadan ciddi bir çalışmayla müdahale ettiklerini vurgulayarak, “Köyceğiz’de yangın halen dağlık arazide devam ediyor. Oraya iki helikopter ve 1 uçak müdahale ediyor. Yerleşim yerlerinden uzak bir yangın, halen devam ediyor. Buradaki yangın önemli ve yaygın bir yangın.” ifadesini kullandı.
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, şunları kaydetti:
“Milas yangınına da müdahale ediyor olacağız, Seydikemer’de iki yangın devam ediyor, Muğla üzerinde. Ancak bunların, diğer saydığım yangınlara göre ciddiyeti daha az. Manavgat yangını halen devam ediyor. Bugün itibarıyla Gündoğmuş’un tahliye edilmesi söz konusu oldu. Gündoğmuş yangını devam ediyor. Tunceli Hozat, yeni bilgi geldi şu anda kontrol altına alındı. Şu anda ana odak olarak Muğla ve Antalya yangınları devam ediyor. Çok kısa bir süre önce aldığımız haberle de Isparta’da Sütçüler mevkisinde saat 11.30 sularında bir yangın daha çıktı. Ona da hemen 1 uçak, 15 arazöz, ve 200’ün üzerinde personel sevk ettik, burada da çalışmalara başladık. İlerleyen saatlerde bununla alakalı da gerekli çalışmaları ve gerekli bilgileri veriyor olacağız.”
Sosyal medyada yangının termik santrale yaklaştığı ve riskli olduğu yönündeki iddialara değinen Pakdemirli, “Termik santralle ilgili ‘risk altındadır’ veya ‘değildir’ gibi bir durum meydana geldi. Sayın Bakanımızla geldiğimizde akşam saatlerinde bilgisayarda matematiksel modelleme ile baktığımızda, rüzgar durumuna baktığımızda bir risk görünmemekle beraber hem yangının hem de termik santrallerin özelinde bir ziyaret gerçekleştirdik. Şimdilik orada bir problem görünmüyor. Rüzgar da o yönde esmiyor. Bir problem yok, ilerleyen saatlerde bir değişiklik olursa bununla ilgili de karşı ateş ve diğer tekniklerle müdahale etmek için arkadaşlarımız gerekli tahkimatı yaptı. Bununla ilgili bir değişiklik olursa ilerleyen saatlerde bilgi veririz. Ancak şu anda inşallah olmayacak diye düşünüyoruz.” dedi.
“TÜM YANGINLAR SÖNENE KADAR BURADA ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYOR OLACAĞIZ”
Hava sıcaklığının 40 derecenin üzerinde olduğunu, rüzgarın çok hızlı estiğini ve nemin de son derece düşük olduğunu belirten Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meteorolojik olarak yarın yine tüm zamanların en düşük nemiyle, yüzde 8 gibi bir nemle karşı karşıya kalacağız. Normal şartlarda, yaz mevsimde yüzde 30’un altında bir nemin ne Antalya ne de Muğla’da olmaması gerekir diye düşünüyoruz ama şartlar bunu gerektirdi. Bu zorlu şartlar altında mücadelemiz devam ediyor. Devlet, tüm kamu kurumları, belediyeleri, jandarması, AFAD’ı, UMKE’si, sağlık ekipleriyle, en başta kahraman ormancılarıyla buna müdahale ediyor. Üç bakan burada. Tüm yangınlar sönene, vatandaşımız eski, normal hayatına kavuşana kadar burada çalışmalarımızı sürdürüyor olacağız. Tüm bu yangınlara 16 uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız helikopter, 850’nin üzerinde arazöz, 150’nin üzerinde iş makinesi ve 5 binin üzerinde tüm kamu kurumlarından personelle müdahalelerimiz devam ediyor. Uçaklar konusunda alan çok yaygın olduğu için vatandaşlar semaya baktığında çoğunlukla gözleri uçak arıyor ama arazi yaygın, defalarca da sortiler yapılıyor.”
“YANGINLAR BİTTİKTEN SONRA BELEDİYELERLE BİR ÇALIŞTAY YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
Pakdemirli, Muğla’da yangın söndürme çalışmaları kapsamında sabahtan beri binden fazla helikopter sortisi ile 3 bin tona yakın, uçaklarla da 1500 tonun üzerinde su atıldığını söyledi.
Yangın söndürme çalışmalarında yerleşim yerleri odaklı ilerlediklerini belirten Bakan Pakdemirli, “Burada maalesef ormanlarımızı da bırakmak zorunda kalıyoruz çünkü yerleşim yerlerindeki can ve mal emniyetini sağlamak için özellikle tahkimat böyle gitti. Özellikle Marmaris özelindeki yangında da çok ciddi bir yerleşim yerleri tahkimatla çalıştık. Dün de söyledim, yerleşim yerlerinin normal şartlar altında güvenlik altına alınması belediyelerimizin işi. Ama belediyelerimizin de bundan sonra ‘şu binada yangın çıktı, buraya bir itfaiye gönderelim söndürelim’ ötesinde, özellikle ormana yakın belediyelerimizin de bunların tahkimatı konusunda da yine ormanla iş birliği içerisinde bu konuda ileriye yönelik mutlaka tedbir alınması gerekir diye düşünüyorum.” ifadesini kullandı.
Pakdemirli, yangınlar bittikten sonra belediyelerle bir çalıştay yapmayı düşündüklerini aktararak şöyle konuştu:
“Bunu siyaseten ari söylüyorum bu bizim belediyelerimiz de olabilir başka belediyeler de olabilir ama belediyelerin sorumluluk alanındaki sorumlulukları ve kurumsal kapasiteleri mutlaka geliştiriyor olmamız lazım diye düşünüyorum. İlk yağmurlarla beraber yine dikimlere başlıyor olacağız. İnşallah daha önce yapmış olduğumuz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhuriyet tarihinin en büyük fidan dikim kampanyasını yapmıştık ‘Geleceğe Nefes’, bunun misli misli daha büyük bir projeyi inşallah ilk yağmurlarla başlatmayı hedefliyor olacağız. Bunu da yangınların bitiminde inşallah arkadaşlarımız çalışmalarını da yapıp açıklamalarını da yapıyor olacağız.”
“ORMANLARI DARALTMAK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
İstisnalar dışında orman alanların asla daraltılamayacağını belirten Pakdemirli, şunları kaydetti:
“Bu istisnalar içerisinde rahmetli Özal’dan beri 40 yıldır olan bir konu. Eğer, bir turizm alanı tahsis edilecekse zaten tahsis edilir. Bunun şekil ve şartı vardır, orası turizm alanı ise oraya otel yapılır, değilse yapılamaz. Ormandan görüş alınır, orman da çeşitli kurumlardan görüş alır. Belki 10-15 kurumdan görüş alınır. Yaban hayatı, göç yolları olmak üzere birçok kurumdan görüş alındıktan sonra eğer turizm alanı ilan edilecekse ilan edilir ve ilan edilmişse de oraya gerekli bakanlıklardan izin alınmak suretiyle yapılabilir. Bunun için ormanların yakılması gibi bir spekülasyonun yapılması son derece yanlıştır. Böyle bir konunun bir genel başkan tarafından açıklanması son derece üzücüdür. Bunun böyle olmadığını kendisi de biliyordur, bundan eminim. 169. maddeyi tekrar hatırlatıyorum, ormanları daraltmak söz konusu değildir.”
Bu konularda bilgi kirliliği yaşandığına da dikkati çeken Bakan Pakdemirli, “Provokasyonlara dikkat etmemiz lazım. Siyaseten bu konunun istismar edilmemesi lazım. Bu konu son derece teknik bir konudur.” dedi.
“DÜNYADA EN GÜÇLÜ KARA EKİPLERİNDEN BİRİNE SAHİBİZ”
Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğüne siyasetin hiç girmediğine işaret ederek, “180 yıllık bu başarılı kurumumuz nevi şahsına münhasırdır. Dünyada da eşi benzeri yoktur. Sebebi de şu, dünyada gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkeler özellikle yangınlar çıktığı zaman sadece ve sadece, genel bir bilgi daha vereyim, yerleşim yerlerine yönelik hava araçları ile müdahale yaparlar. Onun dışında karadan bir müdahaleleri olmaz. Bizim kara ekiplerimiz, bugün havayı konuşuyoruz. Havayı konuştuğumuzdan daha çok dünyada en güçlü kara ekiplerinden birine sahibiz. Bu anlamda da ciddi bir deneyimleri var. Bu deneyim bugünkü ve yarınki Türkiye’mize lazım. Askerden, polisten sonra en çok şehit veren kurumlardan biri olan orman kurumudur. Çok yakın zamanda şehitler vermişken bu konudaki özellikle istismarlara, bu konu üzerinden spekülasyonlara yapanları da burada hem vatandaşlarımıza hem de Allah’a havale ediyorum. Orman kahramanlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Cansiperane bir şekilde zaman zaman kendi canlarını riske etmek pahasına bir ağaç daha az yansın diye çalışıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
“SAHADA 16 UÇAK, 51 HELİKOPTER GÖREV YAPIYOR”
Kamunun tüm kurumlarıyla yangın bölgelerinde olduğunu ifade eden Pakdemirli, tüm bakanların destek verdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elini yangın bölgelerinin hiçbirinden çekmediğini üçer, beşer, altışar saatlik bilgilendirmelerde de kendisine bilgilendirme yaptıklarını anlattı.
Bir gazetecinin yangına müdahale eden helikopter uçak ile amfibik uçak sayılarının detaylı verilmesi yönündeki sorusu üzerine Bakan Pakdemirli, şunları kaydetti:
“Amfibik dediğimiz hem karada gider hem de suda yüzer anlamında bir kelimedir. Bunlar iniş takımlarını içine alır, gövde üzeri iniş yapar. Suyu toplar alır ondan sonra atış yapacağı noktaya gider ve atışını gerçekleştirir. Tabii ki amfibik uçaklar tercihimiz. Özellikle biliyorsunuz son dönemde Rusya, Azerbaycan, Hırvatistan, İspanya ve diğer ülkelerin hepsinden gelen yardım taleplerine tamam dedik. Hem bugünkü yangınları halletmek hem de önümüzdeki birkaç hafta çok riskli olacağını düşündüğümüz meteorolojik koşullarda çıkacak olan ek riskleri de bertaraf etmek konusunda tüm gelen yardımların hepsine de tamam dedik. Bu yardımların hakikaten ekserisi de ülkelerimiz tarafından ilaveten bize yapılıyor. Elbette bu yardımlar yavaş yavaş geliyor. Gelen pilotların da bizim sistemimize oryante olması, uçuş paternine uyum sağlaması bir miktar zaman alıyor. Dün burada iki tane İlyuşin-76 uçağının akşama kadar gösterdikleri performansı bugün sabahtan 2-3 saat içinde alabildik. Pilotların da coğrafyaya alışması, beraber çalıştıkları ekiplere alışması biraz zaman alabiliyor. Her uçağın faydası var burada. Tabii her gelen yardımı da kabul etmiyoruz. Onu da söyleyeyim. Çünkü 5 tonun altında su atan uçaklar bizim uçuş paterninde de kalabalık meydana getirebiliyor. Özellikle bu trafiği idare etmek zor olabiliyor. Yardım teklif eden ülkelerden 5 ton ve üzeri su atan, tercihen amfibik ama amfibik değilse de mümkünse kullanmış olduğumuz İlyuşin-76 ‘lar gibi 40 ton su atabilen büyük tanker uçakları burada tercih ettik. Halen çeşitli ülkelerden uçaklar gelmeye devam ediyor. Her gün birer ikişer helikopter, birer ikişer uçak filomuza ekleniyor ama şu an itibariyle net sahada çalışan 16 tane uçak var ve 51 tane helikopter var hava aracının ana unsurları olarak söyleyebileceğim. Tabii ki İHA’mız var, insansız helikopterlerimiz var ve diğer teknolojilerin hepsi burada kullanılıyor.”