Küresel olarak, üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 14’ü hasat ve perakende arasında kaybedilirken, toplam küresel gıda üretiminin hanelerde tahmini yüzde 11, gıda hizmeti endüstrisinde yüzde 5 ve perakendede yüzde 2 olmak üzere yüzde 17’si boşa gidiyor.
Biz yiyecekleri çöpe atarken, dünya çapında 800 milyondan fazla insan her gün kronik açlık çekiyor. Ürünlerin boyut ve şekil açısından süpermarket standartlarını karşılamaması veya perakendecilerin satın alacakları ürün miktarına ilişkin yanlış tahminleri gibi faktörler nedeniyle, çiftçiler ekinlerinin önemli bir bölümünü tarladan çıkmadan çöpe atıyor ya da ellerinde fazla ürün birikiyor.
Gıda kaybını azaltmak üzere daha iyi gıda hasat mekanizmaları ve uygulamaları geliştirmek en büyük ihtiyaçların başında geliyor. Tarihten bu yana en yaygın uygulamalardan biri olan tarlada kalan gıdaların toplanması ve yerel gıda bankalarına, barınaklara bağışlamak üzere gerçekleştirilen hasat etkinlikleri bu açıdan daha da önem kazanıyor.
Hem bu konuya dikkat çekmek, hem de Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü’nü kutlamak amacıyla, FAO geçtiğimiz haftasonu Ege İhracatçılar Birlikleri ve Konak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle, Gıdanı Koru kampanyası kapsamında “Birinci Hasat Festivali” ni gerçekleştirdi.
25-26 Eylül tarihlerinde İzmir’de gerçekleşen festival, çiftliklerde toplanmadığında israf olacak taze, besleyici gıdaların kurtarılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve benzer faaliyetlerin yaygınlaştırılması için kamuoyunu çözümün bir parçası olmaya çağırdı.
İki gün süren etkinliğin ilk gününde “Gıdanı Arkada Bırakma” teması altında gıda kaybı ve israfın azaltılmasının önündeki ortak zorlukları ve engelleri ortaya koyan çevrimiçi panel ve hasat etkinliği gerçekleştirildi. Gönüllü gençlerin katıldığı etkinlik Konak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün yakın iş birliğiyle düzenlendi.
Kıdemli gazeteci Ilgaz Gürsoy’un moderasyonundaki panel, FAO Politika ve Gıda Güvenliği Uzmanı Burak Öz’ün açılış konuşmasıyla başladı.
Her yıl 931 milyon ton gıdanın israf edildiğini ve bunun 570 milyon tonunun hane halkında gerçekleştiğinin altını çizen Öz, etkinliğin bu yıl ikincisi kutlanan Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü kapsamında gıda israfı konusuna ışık tutacağını ifade etti. Gündem 2030 çerçevesinde gıda kaybı ve israfının yarıya indirilmesinin Sürdürülebilir Kalkına Amaçları’ndan biri olduğunun altını çizen Öz, bu amaca vakitlice ulaşmak için ortak eylemlerin bir an önce hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Öz şöyle devam etti:
“FAO olarak ‘GIDAYI KORU: Gıda Kaybı ve İsrafını Azaltma Küresel Hareketi’miz kapsamında, Tarım ve Orman Bakanlığı iş birliğiyle, Türkiye’nin Gıda Kaybı ve İsrafı’nın Önlenmesi ve Azaltılması ile ilgili ilk Ulusal Strateji ve Eylem Planı’nı geliştirdik ve geçtiğimiz yıl Gıdanı Koru kampanyası lansmanıyla duyurduk. Plandaki eylemleri yerine getirmek için tüm ilgili paydaşlarla daha yakın çalışmayı ve hükümetlere ulusal politikaların belirlenmesi ve ortaklıkları teşvik etme konusunda rehberlik etmeye devam etmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı AB Uyum Daire Başkanı ve Gıdanı Koru Kampanyası Proje Koordinatörü Zeynep Özkan “Gıda israfını azaltamıyorsak gıda bankaları aracılığıyla yeniden dağıtabiliriz ya da hayvan yemi olarak kullanabiliriz. Onları da yapamıyorsak kompost ya da geri dönüşüm için kullanabiliriz” dedi.
“Bu yıl tarım ve gıda fiyatlarında stabilizasyonu gerçekleştirmek için ekonomik reform paketi yayımladık. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkıda bulunmak için Eylem Planı’mızdaki eylemleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Ayrıca gıda bankacılığına dair yasal düzenlemeler için ilgili bakanlıklarla görüşmelerimiz devam ediyor.” u sözlerine ekledi.
Gıda israfının yüzde 50’sinin evlerde gerçekleştiğine dikkat çeken Gıda Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Berat İnci ilk önce bu gerçeği kabullenmemiz gerektiğinin altını çizdi. “Konuşmalarda israfa karşı duyarlı bir toplum olduğumuz söylendi ama değiliz, eskiden öyleydik” diyen İnci sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün bir miktar gıdayı israftan kurtaracağız ve böylelikle benzer faaliyetlerin gerçekleşmesi için örnek olacağımz için mutluyuz. Gıda Kurtarma Derneği olarak bu tür girişimleri sonuna kadar destekleyeceğiz. Yalnız, bu zamana kadar gıdaya ve israfa dair birçok rakam paylaşıldı; ama gıdanın değerinden ya da bu değeri korumak için ortaklaşa gerçekleştirmemiz gereken eylemlerden söz edemezsek hiçbir şekilde ilerleme kaydedemeyeceğimiz aşikar.” dedi.
Elele Yaşam Derneği ve Beylikdüzü Gıda Bankası Kurucusu, Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanı ve İstanbul Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve Elif Necla Türkoğlu sözlerine bir yanda ciddi miktarda gıda israfı varken, öte yanda gıdaya ulaşamayan çokça insan olduğunu vurgulayarak başladı. Geçici veya kalıcı sebepten gıdaya erişimi olmayan insanların temel gıda ihtiyaçlarını karşılamak ve zincir içinde kendilerine yer açmak için çalıştıklarını ifade eden Türkoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Yedi yıl önce İstanbul’da Beylikdüzü Belediyesi’yle ilk gıda bankamızı kurduk ve kısa sürede Şişli, Kartal ve Küçükçekmece gibi diğer ilçelerle iş birlikleri gerçekleştirdik. O günden bu güne sadece İstanbul’da 13.000 aileye destek verdik ve sayımız her geçen gün artıyor. Ayrıca ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın besleyici gıdaya ücretsiz ulaşabilmeleri için yerel tohumlarla meyve ve sebze yetiştirdiğimiz bir bostan kurduk. Böylelikle kent yoksulluğunun bir nebze de olsa önüne geçmeyi umuyoruz.”
Organik tarımla uğraşan bir aileden gelen aktris ve aktivist Zeynep Tuğçe Bayat çocukluğunun anneanne ve dedesinin çiftliğinde, doğayı yakından tanıyarak geçtiğini ifade ederken, bu tecrübenin doğanın değerini anlaması açısından kendisine çok şey kattığını ifade etti. Özellikle pandemi döneminde insanların yiyeceğe ihtiyacı olduğunu, insanların gıdaya erişimde zorluklar yaşadığını ve hatta kendi ailesinin çiftliğinden dahi düzenli olarak gıda temin edemeğini vurgulayan Bayat, bu süreçte yüksek miktarda gıdanın israf olduğunun altını çizdi.
“Üretimin arkasındaki emeği bir kez gördükten sonra, özel hayatınızda israf etmemeye daha çok dikkat ediyorsunuz. Bireysel dönüşüme inanıyorum; ama özellikle bu alanda kitlesel dönüşüme ihtiyacımız var. Bu dönüşüm için genç nesli sürece daha fazla dahil etmemiz gerekiyor. Ardından oluşacak kitlesel hareketlerle küresel alanda tüm paydaşları harekete geçmeye dah güçlü bir sesle çağırabiliriz” diye ekledi Bayat.
Ege İhracatçıları Birlikleri (EİB) Hayrettin Uçak hasat sonrası gıda kayıplarının ürün kalitesini düşürdüğünü, maliyetleri arttırdığını, ve rekabet gücünü olumsuz etkilediğini kaydetti. Uçak şöyle devam etti:
“Genelde işletmelerimiz yeterli depolamaya sahip; ancak piyasada talep yüksek olduğunda ve hasat zamanında yapılmadığında fiziksel eksiklikler yaşanabiliyor. Bu tip durumlarda belediyeler ve işletmeler kayıpların önüne geçmek için ortak soğuk hava depolarına sahip olmak için iş birlikleri gerçekleştirilebilir.”
Mandarin üreticisi Sabri Çetin, gelişmiş ülkelerde toplumun alışverişlerini kilo yerine tane üzerinden yaptıklarına, ihtiyaçları kadarını aldıkları için daha az israf ettiklerini ifade etti. Hallerde gerçekleşen kayıplara değinen Çetin, yeniden değerlendirme/dönüştürme için kurulacak mekanizmalarla kaybolacak gıdanın en azından bir bölümünü kurtarabileceğinin altını çizdi.
“Hasat sırasında mutlaka arkamızda sebze ya da meyve bırakıyoruz, ama kimse bu arkada bırakılan gıdanın ihtiyaç sahiplerine ulaşması için bir şey yapmıyor. İl Tarım ve Orman Müdürlükleri ve STK’lar gibi organizasyonlarla tarlada bırakılan gıdaları ihtiyacı olanlara ulaştırabileceğimize inanıyorum. Bizim bu konuda hiçbir kar beklentimiz yok.” dedi.
Gerçekleşen hasatta toplanan 605 kg mandarin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere aşevlerine dağıtıldı.
Festivalin ikinci gününde düzenlenen Gıdanı Koru Mutfak Atölyesi’nde şef Sahrap Soysal katılımcılara atıksız menüler hazırlarken aynı zamanda atıksız yemek yapmanın püf noktalarını anlattı.
Hasat festivali serisi sezon boyunca diğer şehirlerde de devam edecek.