Onlar ne temettünün peşindeler ne de fiyat/kazanç veya piyasa değeri/defter değeri gibi geleneksel değerleme yöntemleriyle ilgileniyorlar. Sadece ortağı oldukları şirketlerin istikrarlı şekilde büyümesi ve bu büyümenin fiyata yansımasına bakıyorlar. Her ucuz olduğuna inandıkları fiyattan da alıyorlar. Bu nedenle sadık oldukları hisseyi asla ama asla pahalı görmüyorlar.