Dünya; 8 milyara ulaşan nüfusu, ekilebilir alanların günden güne azalması ve ciddi boyutlara ulaşan küresel ısınmaya bağlı kuraklık sebebiyle tehlikeli bir gıda krizinin eşiğinde… Türkiye’de ise özellikle mevsim normallerinin çok altında yağış alınması sebebiyle tehlike çanları çalıyor. Türkiye’nin en büyük buğday unu üreticilerinden ve ihracatçılarından Doruk Un’un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, Doruk Tohumculuk bünyesi altında sözleşmeli ekim projesi ve alım garantili yapı sayesinde başta buğday olmak üzere hububat ve yağlı tohumda kuraklığa dayanıklı, yüksek verimli çeşitlerin üretimine destek vererek dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflediklerini ifade ediyor.
Tarımsal ürünlerin üretilmesi, işlenmesi, Türkiye ve dünya pazarlarına sunulması konusunda çiftçi, kamu, üniversite ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak tarladan sofraya değer zinciri oluşturan Doruk Un, çevresel faktörlerle birlikte tehlike alarmları veren gıda krizine karşı sürdürülebilir tarım uygulamalarına yöneliyor. Türkiye’de sulanabilen alanların azlığı, kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilememesi ve sürdürülebilir tarım çalışmalarının istenen seviyede olmaması sebebiyle gündeme gelen gıda krizine dikkat çeken Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, Doruk Tohumculuk altında yatırımlarını tamamladıklarını ve Nisan 2023’de yazlık ekimlerle denemelere başlayacaklarını belirtiyor. Sertifikalı tohumculuk projesi ile kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştirerek çiftçiye destek olacaklarını belirten Erbap, alım garantili yapı sayesinde üretime destek vererek dışa bağımlılığı azaltıp Türkiye’de üretilen ürünlerle katma değerli ihracat hedeflediklerini ifade ediyor.
2023 hasat yılında yaklaşık %30-40 verim kaybı yaşanabilir
Erbap; ‘Bugün devam eden meteorolojik kuraklık kısa zaman içinde ‘’zirai kuraklık’’ boyutuna ulaşırsa ekili alanlardaki buğdaylarda çok ciddi boyutta verim kaybı yaşanır. Zirai kuraklık devam ederse 2023 hasat yılında yaklaşık %30-40 verim kaybı yaşanır, bunun sonucunda büyük emek ve maliyetlerle kazanılan dünya un pazarındaki liderliğimizi kaybedebiliriz. Gelecek nesillere sürdürülebilir gıda tedariği, savunma sanayi kadar önemli bir konu olan gıda güvenliğinin temellerinin atılmasıyla sağlanabilir. Bu nedenle tarımsal desteklerin arttırılması, toprakların ölçek ekonomisine uygun birleştirilmesi, akıllı tarım ve tarıma dayalı sanayinin birlikte planlanması gerekiyor. Kentleri tarıma uygun hale getiremeyeceğimize göre köyleri tarımsal sanayi ile buluşturmak yerinde bir karar olacaktır. Kentlere yakın alanlarda tarım alanları oluşturarak lojistik avantajı sağlamak ve kentlere göçü tersine çevirmek bu alanda atılacak en önemli adımlar arasındadır.’ diyor.
Üretimden depolamaya, lojistikten özel ürün geliştirmeye kadar entegre süreç
Teknolojik tarımsal verileri ve ar-ge çalışmalarını çiftçilerle buluşturan Doruk Un, tohum, ekim, ilaçlama, gübre ve hasat aşamalarında oluşabilecek kayıpları tespit ederek çözüm önerileri sunuyor. Türkiye un ihracatında en büyük şirketleri arasında yerini alan Doruk Un, yıllık 438 bin ton buğday kırma kapasitesi, yıllık 350 bin ton un üretimi, 20 bin m2 ileri teknoloji tesisi, her geçen yıl genişleyen satış & dağıtım ağı ile büyümesini sürdürüyor. Afrika, Asya, Güney Amerika ve Orta Doğu bölgelerindeki 41 ülkeye ihracat gerçekleştiren Doruk Un, kaliteli ürün ve hizmet yaklaşımı ile üretimden depolamaya, lojistikten özel ürüne güçlü bir entegre yapılanmaya sahip. Doruk Un, evsel kullanımdan fırın ve restoranlara, otellerden baklava ve hamurculara kadar geniş bir skalada ihtiyaca ve kullanım amacına özel ürünler geliştiriyor.