Deprem bölgesinde çok sayıda kişi fiziksel-psikolojik travmalar yaşarken, toplumdaki her bireyin psikolojisinin olumsuz etkilendiği gözlemlenir. Uyku, sürekli deprem oluyor hissi, sevdiklerini kaybetme korkusu yoğunlaşır. Bu durumla nasıl mücadele edileceği konusunda uzman yardımı alınması önemlidir.
Uzman Psikolog Arzu Beyribey
Deprem sonrası kişilerin reaksiyonları yaşanan afetin şiddeti, bireylerin kişisel özellikleri, travmanın biçimi, o sırada yalnız ya da biriyle birlikte olması, ne kadar süre bu durumun baskısı altında kaldıkları, geçmiş deneyim, sosyal destek ihtimallerine göre çeşitlilik gösterebilir.
Deprem sırasında kişi otomatik şekilde durum değerlendirmesi yaparak, kendisi ve çevresindeki yakınlarını nasıl koruyabileceğini düşünür. Stres karşısında oluşan –savaş ya da kaç- tepkilerinden birine karar vermeye çalışır. Beden savunmaya geçerek, kalp atışı, nabız, nefes alış hızı artar. Terleme-bulantı yaşanabilir. Deprem bitip, kişi güvenli alana çıkabildikten sonra ise bu semptomlar yavaş yavaş normale döner.
Toplumsal olay sonrasında yalnız depremden birincil derecede etkilenmiş kişiler değil tüm halk bu strese maruz kaldığı için travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkabilir.
Kişi olayı zihninde tekrar yaşayabilir
TSSB yani Travma Sonrası Stres Bozukluğu, yaşanan çok zor bir olay karşısında kaygı, kontrol edilemeyen düşünce, olayın zihin ve bedende tekrar etmesi ile oluşan ruhsal sıkıntıdır. Bu olay, taciz, savaş, doğal afet vb. durumlar olabilir. Kişi olay sırasında deneyimlediği semptomları tekrar yaşamak, ortam, kişilerden kaçınmak, aşırı uyarılmak gibi belirtiler gösterebilir.
Depremzedenin hayatının kurtulması kadar psikolojisi de çok önemli
Depremden sonra planlanan yardımlar genellikle hayatların kurtarılması, fiziki yaralanmaların tedavisi, barınak teminiyle alt yapı hizmetlerinin programlanmasına yöneliktir. Ruhsal etkilerini belirleme-tedaviye başlama noktasında, daha karışık ve uzun vadeye yayılan süreç söz konusu olduğundan, destek çalışmalarına çoğu zaman geç başlanır.
Deprem sonrasında 3 zaman dilimi bulunur:
- Şok: Bu ağır deneyim karşısında kişi, şok yaşayarak, yaralarını, durumu çok anlamlandıramayarak, yer/zaman/mekân algısı karışır. Bilinç kaybı yaşayabilir. Kişi duruma yabancılaşarak kendini korumaya çalışır. Bazı kişiler dona kalarak tepkisizleşir bazı kişiler panik tepkileri gösterebilir.
- Pasif Dönem: Kişi çevresinden gelen geri bildirime açık ancak pasif konumda olabilir. Çevresinden gelen destek çabalarına karşılık vermeye çalışsa da iş birliğine katılım gücü halen yetersizdir. Kişi adeta bir çocuğun bağımlı dönemine geri dönmüş gibidir.
- Tekrar Adaptasyon: Bireyin kaygısı ve heyecanı artmış, yaşadığı travmayı aklından defalarca tekrarlayan, ufak sesli-hareketli uyaranlara bile fazla tepki verebilen tetik durumdadır. Beyin, beden, ruhsal olarak eski hayatına dönüş ve sakinleşme için zamana ihtiyacı vardır.
Normal hayata dönebilmek zaman alabilir
Deprem sonrası kişiler,
- İştahsızlık, uyku sorunları, kaygı problemleri, öfke, üzüntü, matem duygularını değişkenlik göstererek yaşayabilir.
- Psikosomatik belirtiler olarak, baş, göğüs, mide ağrıları, bulantı, nefes darlığı gibi fiziksel tepkiler verebilir.
- Suçluluk duygusu ile günlük iş ve çevreleriyle iletişime kendisini kapatabilir.
- Ölüm, hayatın anlamı gibi kavramlar üzerinde kendilerini daha çok sorgular hale gelebilir.
Kişilerin yaşadıkları durum hiç kolay değildir. Kaygı, keder, sevdiklerinin kaybının acısı, güven içinde olmadıklarına dair akıllarına gelen düşünce ve kayıplarla birlikte kendine yönelen suçlamalarla ağır durumu deneyimlemek zorunda kalır. Felaketin şiddeti, ani ve beklenmedik oluşu, ölüm-tahribat oranına bağlı olarak, etkileri artabilecek olup, 1 yıldan 8 yıla kadar uzanan psikolojik etkileri ile, spesifik fobi, anksiyete-psikosomatik rahatsızlıklar kişiye eşlik edebilir.
Doğal afetler arasında ülkemizde maalesef en çok görülen deprem, fiziksel tahribat, ölüm dışında, hayatta kalanlar açısından önemli psikolojik sorunlara neden olabilen afettir. Deprem sonrasında ruhsal gerginlik ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) sorunları gözlemlenebilir. Deprem mağdurlarının, anksiyete, korku ve TSSB belirtilerini azaltmada yararlı olduğu bilinen psikolojik tedavilerden destek alması önemlidir.
Başa çıkma stratejileri arasında; problem odaklı baş etme, stresli durumu kontrol ederek değiştirme, duygu odaklı baş etmede ise stresin neden olduğu, kişiyi huzursuz eden duyguları düzenlemeye yönelik çabalar görülür.
Bu talihsiz ve güçlü deneyime kadar, kişiler daha önce sorgulamadıkları yaşama dair, hayatın anlamına dair konuları sorgular hale gelebilir. Doğal afetlere bağlı hayati tehdit içeren durumlarda, genel baş etme ölçeklerinin bütün stres durumlarına uyarlanamayabilir ve baş etme stratejilerinin kişiler arası durumlarda işlevselliğinin değişebilir. Kişi ve şartlarına bağlı hareket etmek önem kazanır.
Uzman desteği çok önemli
- İlk şokun atlatılması kişi kendisi ve çevresine zaman vermeli, matem tutması için saygı gösterilmelidir. Yaşanan afet oldukça zor bir deneyimdir ve hemen eski hayata dönülmesi beklenemeyeceğinden, konuşmak istemeyen kişi buna zorlanmamalıdır. Paylaşmak isteyen kişiler ise yanlarında olunduğunu hissettirecek şekilde desteklenmelidir.
- Bireylerin zaman ve sabırla, özellikle de çabayla, zor olan bu dönemden geçebileceklerine dair inançları desteklenmeli, yaşanan travma sonrası, kaçınma, inkâr, problemden uzaklaşma, kendini/başkalarını suçlama vb. faydasız stratejiler kullanmaları ihtimaline karşı dikkatli olunmalıdır.
- Bu süreçte kafaya takılan sorunları anlamlandırma, oluşabilecek uykusuzluk, kaygı, öfke, suçluluk konularında klinik psikolog desteğine başvurmak düşünülmeli ve travmayla başa çıkma yöntemleri uzmanlar tarafından kişiye uygun olarak planlanmalıdır.
- Bu sürecin kişinin ruhsal, sosyal ve fiziki hayatını daha da zora sokacak kadar uzun olmaması da bir yandan önem arz etmektedir. Kişi maddi manevi ihtiyaçlarını analiz etmeli, gerekli yerlerden olabilen desteği sağlama konusunda açık olmalı ve pasif kalmamalıdır. Çünkü herkesin tam da bu zamanlarda birbirine destek olması insan olmanın bir gereğidir.
- Yaraların sarılması için sabırla zaman verilmelidir. Birçok kişinin aynı anda yaşadığı bu yıkımın kabullenilmesi sırasında kalınan yerden psikolojik iyilik halinin sağlanabilmesi ile yaşama devam edilebileceği inancı aşılanmalı, uyum destek çabası hem bilişsel hem duygusal iki yönlü olmalıdır.
- Sonraki süreç için, günümüzde depremleri önleme noktasında alınabilecek bir önlem olmadığından, eğitim sayesinde insanların olası bir deprem öncesi, deprem anında ve deprem sonrasında neler yapabilecekleriyle ilgili kararlar vermiş olmaları, duruma bir nebze hâkim olduklarını hissettirerek, kaygılarını azaltabilir.
Deprem Psikolojisini Yönetme yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.