Uzmanlar öksürük şeklinin önemli belirti olabileceğine, kalp mi akciğerle mi ilişkili olduğunun araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Eğer öksürük sayısında artış, gece de görülmeye başlaması, balgamdan kan gelmesi gibi belirtiler varsa mutlaka önemsenmesi gerekir.
Prof. Dr. Özkan Demirhan
Göğüs Cerrahisi Uzmanı
Öksürük akciğer kanserinin en belirgin özelliklerinden biridir. Hastalar balgamdan kan gelene kadar öksürüğü çok da önemsemez.
İnsanlar genelde kan gördükleri zaman korkar ama öksürünce umursamaz. “Öksürüyorum sigarandır” derler. Oysa öksürüğün kalp mi akciğerle mi ilişkili olduğunun araştırılması gerekir. Balgamda kanama veya çok kirli balgam çıkarma da akciğer kanserinin bir başka belirtisi olabilir.
Öte yandan akciğer kanseri çok çeşitli klinik belirtiler verebilir sıklık sırasına göre şöyle sıralanabilir:
Uzun süren ve karakteri değişen öksürük, kilo kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, hemoptizi (kanlı balgam çıkarma), kemiklerde lokalize ağrı, ses kısıklığı, parmakların bombeli hale gelmesi (çomaklaşması), ateş, halsizlik, vena cava superior sendromu (VCSS-yüz ve boyunda şişlik oluşur), disfaji (yutma güçlüğü) gibi belirtilerdir.
Bacak ağrısı da akciğer kanseri belirtisi olabilir.
Bacak ağrılarının mutlaka akciğer kanseri açsısından tetkik edilmesi gerekir. Akciğer kanserli hastalarda toplardamar tıkanıklıklarına çok rastlanır. Kanser hastalarının kanındaki yapısal bozukluklar, toplardamarlarda pıhtılaşmadan dolayı sıkıntılar yaşanabilir. Bu yüzden bacaklarda şişme ve ağrı gibi şikayetlerinin dikkate alınması gerekir. Derin ven trombozu denilen bu durum zamanında önlem alınmazsa akciğer embolisine neden olup hayati sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden tedbir erken alınmalıdır.
Akciğer kanserinin teşhisi konmuş hastalar ameliyat esnasında, sonrası hatta ameliyat olamayacak hastalar da dahi toplardamar tıkanıklıkları medyana gelmektedir. Hastalar kanserden kaybedilmese bile toplardamar pıhtılaşmasından kaybedebilir. Bu pıhtılaşmalar mutlaka hekim kontrolünde medikal tedavi edilir. Tedavi seçenekleri arasında başta kan sulandırıcılar olmak üzere ağızdan alınan ilaçlar, cilde yapılan iğne, damardan verilen kan sulandırıcılar ve antiembolik çoraplarda kullanılmaktadır. Nadir durumlarda ana toplardamara filtre konulmaktadır.
Erken teşhis için bilinmesi gerekenler…
Erken teşhis diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşır. Erken evrede yakalamak için bilinçli ve kişiye uygun checkup, bunun da akciğer filmi ve düşük doz akciğer tomografisi ile yapılması gerekir. Özellikle uzun süredir tütün, tütün ürünü kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle düşük doz akciğer tomografisi önerilmelidir. Eğer çok küçük boyutta bir lezyon tespit edilirse genellikle bunu akciğerde nodül olarak tanımlanır. 3 ayda bir veya duruma göre 6 ayda bir akciğeri düşük doz tomografi ile takip edilir. Ama düşük doz tomografi olması büyük önem taşır çünkü hastalar radyasyona maruz kalır. Tomografi ilaçsız çekilse bile hasta radyasyon alır. Erken tanıda yol gösteren uluslararası bir formül vardır bu yöntem yüzde 100 olmasa da fikir vermektedir. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PET CT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmelidir.
Tedaviler kişiye özel olmalı
Akciğer kanseri her zaman kişiye özel olmalıdır. Cerrahi tedavi de cerrahi sonrası onkolojik tedaviler de kişiye özel olarak planlanır. Standart gibi görünse de bu tedaviler, kişiye özel bazı faktörler vardır.
Bu faktörleri sıralamak gerekirse; akciğer kanserinin evresi, kanserin hücre tipi (Küçük hücreli akciğer kanserinin cerrahi tedavisi çok çok sınırlıdır), moleküler genetik testlerin durumu, kişinin performansı (kişinin beslenme şekli ve hayat şartları, kişinin psikolojisi gibi durumlar) şeklindedir.
Son yıllarda tüm cerrahi branşlarda olduğu gibi göğüs cerrahisinde de minimal invaziv (Küçük kesi ile yapılan ameliyatlar) yöntemler tercih edilmektedir. Bunlar videotorakoskopik (VATS) ve robotik (RATS) ameliyatlarıdır. Ancak burada bilinmesi gereken hangi yöntemle ameliyat edilirse edilsin kanser tedavisinin başarısı kanseri tamamen temizlemektir.
Miniml İnvaziv ameliyatların en büyük avantajı komplikasyonları minimuma indirmesidir. Öte yandan ameliyat sonrası hasta daha az ağrı hisseder, hastanede kalış süresi azalır. Onkolojik tedavi gerekse bile bu hastaların tedaviye yanıtı daha başarılı oluyor. Akciğer kanserinin artışında çevresel faktörlerin günden güne bozulması, hava kirliğinin artması, tütün ve tütün ürünlerinin daha özendirici hale getirilmesi akciğer kanseri oranlarını arttırmaktadır.
Nasıl Beslenmeli?
Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durun (özellikle pasif içici gibi risk gruplarının dikkatli olması gerekiyor). Abartılı yemekten kaçının, şeker, tuz tüketimini çok aza indirin. Beyaz et ağırlıklı beslenin. Beyaz et tercihini mutlaka balıktan yana kullanın. Haftada bir kere mutlaka kırmızı et tüketmeye dikkat edin. Ancak etin çok pişmiş ve yanmış halini değil orta pişmiş halini tercih edin. Öğünlerde bol miktarda yeşillik tüketin. C vitamininden zengin gıdaları tercih edin. Akdeniz usulü beslenmeyi yaşam şekli haline getirin. Zeytinyağını sofranın ve mutfağın baş tacı yapın. Katı yağlardan uzak durun. Yeşil çay tüketin. Düzenli spor yapın.
Öksürten Kalp mi Kanser mi? yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.