İki yıldır özellikle buğdayda alım süresinin uzunluğu eleştirilerine rağmen yine de iyi fiyata rekor alım yapan TMO, mısır alımında geçen sene ton başına 5.700 lira açıkladığı fiyatı bu sene 6000 lira yaptı.
Girdi fiyatlarının bu kadar yükseldiği bir dönemde 300 kuruşluk zam gerçekten Üretici de önemli bir mağduriyete sebep oldu. Yalnız unutmamak gerekir ki mısırda asıl fiyat 2. ürün olarak ekilen mısırda olacak yani ekim sonu hasat edilen mısır. İlk mısır nişasta üretiminde kullanılan mısır ve belli kalitede olmak zorunda yani Adana civarında çıkan mısır gibi. İkinci ürün olarak ekilen mısır ise ağırlıklı yemde kullanılan mısır ki en çok Konya bölgesinde 300 metreden su çekilerek üretilen mısır. 30-40 metrelik obrukların oluşan sebebi de budur.
Bunun yerine hem suyu az kullanan hem de verimi daha yüksek sorgum gibi bitkilere yönelmek gerekmiyor mu? Çukurova’da meyveye dönen üretim şekli de ne yazık ki bu dengeyi bozan faktörlerden biri. Çok rahat buğday mısır pamuk üretebilecek olan bu ve benzeri alanlarda ki değişim soruna yol açıyor. Burada Bakanlığın mısır üretimini engellemek gibi bir düşüncesinden ziyade mısırı Konya gibi bölgelerde değil de çok daha rahat olan Sakarya gibi bölgelerde yetiştirilmesine çalıştığını düşünüyorum. Dışardan ithal edilen GDO’lu mısır yerine bizim hormonsuz yerli mısır üretimi zaten çok önemlidir.
Cargill gibi firmaların uygulamalarını kabul etmek mümkün değil ama tek suçlu da görmek diğer sorunların üstünü kapatmaz mı? Örneğin mısırı depolayacak bir imkân kaldı mı? 10 milyon tonu aşan buğdayı alan TMO da böyle bir sıkıntı görülüyor. Mısır, buğday gibi açık alanlarda depolanması mümkün bir ürün değil. Yani kapalı alan lazım.
İşte burada gerçekten tarımda üretim planlaması gerekliliği ortaya çıkıyor. Yani hangi üründen ne kadar lazım nerelerde yetiştirmek gerekiyor? Mısırda ki bu sorun daha önceki planlamadaki sorunların sonucu değil mi?