İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Jinekolojik Kanserlerde 3 Önemli Kural

Rahim, yumurtalık, rahim ağzı jinekolojik kanserlerin yüzde 95’ini kapsar. Her yıl yaklaşık bir milyon kadında teşhis edilir ve yüz binlercesinin ölüme nedeni olur. Jinekolojik kanserlerden korunmak, erken tanı için üç önemli kural vardır. 

Prof. Dr. Fuat Demirci

Kadın Hastalıkları ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı

Kadınların hiçbir yakınması olmasa bile 21 yaşından itibaren jinekolojik muayene yaptırmayı ihmal etmemesi gerekir. Düzenli muayeneler kadın kanserlerinin önlenmesinde veya erken teşhis edilmesinde en önemli faktörü oluşturur.

Dünyada kadınlarda her beş kanserden birini jinekolojik tipler oluşturur. Adet düzeninde değişiklik, anormal kanama, ağrı, akıntı, ilişki sırasındaki kanama durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır. Risk faktörlerinin bilinmesi, bu yönde önlem alınması, düzenli muayene jinekolojik kanserlerde yaşam kurtarır.

Rahim Kanseri

Rahmin iç dokusundan kaynaklanan genellikle menopozdan sonra oluşan rahim kanseri erken dönemde tespit edilebilir. Ülkemizde en sık görülen rahim kanserinin tedavisine erken dönemde başlandığında başarı oranı oldukça yükselir.

Belirtileri: Menopoz döneminde oluşan vajinal kanama, adet gören kadınlarda düzensiz ve ara kanamalar, rahim kanserinin tipik belirtilerini oluşturur.

Erken tanı için: Rahim kanseri hastaların yüzde 75’inde erken dönemde teşhis edilebilir. Dolayısıyla adet gören kadınların düzensiz veya ara kanamalarda, menopoz sonrasında ise bir kez oluşsa dahi vajinal kanamalarda hekime başvurmaları büyük önem taşır.

Tedavisi: Erken dönemde rahmin alınması yeterli gelir ve hayat kurtarıcıdır. İleri evrelerde ise rahim, yumurtalıklar, omentum ve lenf düğümlerinin alınması gerekir. Cerrahi tedaviye destek için radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerine de başvurulur. Son yıllarda hastaları pelvik ve paraaortik (karında büyük damarların etrafındaki lenf düğümleri) lenf düğümünün alınmasından korumak amacıyla laparoskopik sentinel lenf nod örneklemesi yapılır. Ayrıca moleküler tekniklerle gerçekleştirilen değerlendirmelerde konvansiyonel yöntemlerle atlanma olasılığı olan hastalar etkili biçimde tedavi edilebilir. Sentinel lenf nod örneklemesi hastayı hem olası ameliyat komplikasyonlarından hem de lenf bezlerinin alınmasından kaynaklanan ayaklarda şişlik ve ödem gibi komplikasyonlardan korur.

Rahim Ağzı Kanseri

Tıp dilinde ‘serviks’ olarak adlandırılan rahim ağzı, dünyada kadın kanserleri arasında 4. sırada yer alır. Dünyada her yıl yaklaşık 570 bin kadın, etkeni human papilloma virüsü (HPV) olan rahim ağzı kanserine yakalanır ve yarısı da yaşamını yitirir. Bunun nedeni ise erken dönemde belirti vermeyen bir hastalık olmasıdır. Rahim ağzı kanseri aslında önlenebilir veya erken evrelerinde başarıyla tedavi edilebilir. Ülkemizde de uygulanan HPV aşısı rahim ağzı kanserinden korurken, smear testi de kanser öncülü lezyonların erken dönemde yakalanmasına yardımcı olur.

Belirtileri: Rahim ağzı kanserinde erken dönemde belirtiler görülmez. Geç dönemde ise kanlı akıntı, ilişki sırasında kanama, düzensiz âdet kanamaları şeklinde kendini belli eder.

Erken tanı için: Hiçbir yakınması olmasa bile 21 yaş üzerinde ve cinsel yaşamda aktif olan kadınların düzenli aralıklarla smear testi yaptırmaları şart! Smear testinden şüpheli bir sonuç çıkarsa, HPV araştırması, kolposkopi ve biyopsi ile kanserin öncül lezyonları saptanabilir. Ayrıca 30 yaş üzeri kadınlarda her 5 yılda bir birlikte yapılan smear ve HPV testi de taramada kullanılır. Günümüzde rahim ağzı kanserinden korunmak için en önemli yöntem HPV aşılarıdır. HPV aşıları kız ve erkek çocuklarda 9 yaşın üzerinde yapılır. Ülkemizde de 9 HPV virüsünden koruyan aşıdan üst yaş sınırı olmadan tüm kadınlar faydalanabilir. Ancak aşı yaptıran kadınların da smear testini ihmal etmemeleri gerekir.

Tedavisi: Erken dönemde rahim ağzının küçük bir kısmının koni şeklinde alınması yeterli gelirken, ileri dönemlerde ise ameliyatın müdahale alanı genişler. Hastalığın ilerlemiş olduğu durumlarda ameliyatın yanı sıra radyoterapi ve kemoterapi tedavisi de gerekebilir.

Yumurtalık Kanseri

Ülkemizde jinekolojik kanserler arasında rahim kanserinden sonra 2. sırada yumurtalık kanseri yer alır. Sinsice ilerlemesi nedeniyle hastaların büyük çoğunluğunda tanı ileri evrede konulabildiği için ölümcül olarak ifade edilir. Aslında erken teşhis edildiğinde tedavide yüzde 80-90’lara varan başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Yumurtalık kanserinin yüzde 10-15’inde genetik geçiş etkilidir. Dolayısıyla genetik öykü varlığında gen araştırması yapılarak kadının sıkı takibe alınması büyük önem taşır.

Belirtileri: Yumurtalık kanseri erken dönemde belirti vermez. İleri evrelerde ise daha çok hazımsızlık, karında şişme, bulantı, kilo kaybı gibi mide-bağırsak sistemiyle ilişkili sorunlara yol açıyor. Gastrit, ülser ve kolit gibi hastalıklara özgü belirti vermesi nedeniyle zaman kaybı oluyor; her 3 kadından 2’sinde hastalık ileri evrede (Evre 3-4) teşhis ediliyor.

Erken tanı için: Yumurtalık kanserinde en önemli erken tanı yöntemi düzenli aralıklarla yapılan jinekolojik muayene ve ultrasonografidir. Riskli olduğu saptanan kadınlarda ise bazı kan testleri (tümör belirteçleri) ve ultrasonografik takip önem taşır. Ayrıca genetik risk saptanarak muayene ve takip sıklığı belirlenir.

Tedavisi: Ameliyatta amaç gözle görülebilir kanser hücrelerinin hatta gerekirse bağırsaklardan bir kısım ve dalak da alınabilir. Yumurtalık kanserleri kemoterapiye iyi cevap veren tümörlerdir. Ameliyat sonrasında kemoterapiyle tedavi desteklenir.

Jinekolojik Kanserlerde 3 Önemli Kural yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.