İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kayıp Çocuklar Ülkesinde Eğitim

Bülent Arınç’ın toplumun merakla takip ettiği ‘Narin’ cinayetine ilişkin ‘toplumsal çürümenin telafisi zor; bedeli ağırdır’ açıklaması ile eğitimcilerin ‘uzun süredir laik-bilimsel eğitimden uzaklaştık’ görüşü arasında bir ilişki kurulabilir mi? Feray Aytekin, kadın cinayetlerindeki iki kat, çocuk istismarında 14 kat artışı şöyle yorumladı: “Yaşananlar bize ‘Kayıp Çocuklar Ülkesi’ olduğumuzu hatırlattı. Bu eğitimde ücretsiz, laik, bilimsel olmayan müfredatın sonucudur” dedi.

TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında yılda 13 bin çocuk kaybolduğunu belirten Eğitim-Sen Eski Genel Başkanı Feray Aytekin, “Narin olayında yaşananlar bize ‘Kayıp Çocuklar Ülkesi’ olduğumuzu hatırlattı. Bu da eğitimde ücretsiz, laik, bilimsel olmayan müfredatın sonucudur” dedi.

Bülent Arınç’ın ‘Narin’ olayına ilişkin X hesabından yaptığı ‘Kabul edelim ki 22 yıldır aralıksız iktidardayız. Enflasyon, hayat pahalılığı ve diğer birçok gündelik mesele elbet çözülecek; sorunlar aşılacaktır. Lâkin toplumsal çürümenin telafisi zor; bedeli ağırdır’ açıklamasını sorgularken eğitim hangi aşamada ele alınmalıdır?

Adalet Bakanlığı verilerine göre ülkemizde çocuk cinsel istismar suçları 8 yılda iki kat, 2002’den günümüze kadın cinayetlerinde 14 kat artış yaşanıyor. TÜİK verilerine göre ise 2008-2016 yılları arasında yılda 13 bin çocuk kayboldu söyleyen Öğretmen, Veli, Eğitim-Sen Eski Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan eğitim ve yaşanan olaylar arasındaki bağlantıyı şöyle açıkladı:

“Kayıp Çocuklar Ülkesinde Eğitim…

Kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarındaki artış, laik ve bilimsel olmayan bir müfredatın doğuracağı sonuçtur. Narin ile birlikte ‘Biz kayıp çocuklar ülkesi olduğumuzu hatırladık’ biz.

TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında yılda 13 bin çocuk kaybolmuş. Narin için o kadar güçlü ses çıkarılmasaydı, toplumsal tepki bu kadar güçlü olmasaydı, cansız bedenine de ulaşamayacaktık. Şu anda diğer kayıp çocuklar nerede, yaşıyorlar mı, evlendirildiler mi, çocuk işçiler mi, korunmayan çocuklar tarikat örgütlerinin hedefi haline getiriliyor, HKG gerçeğini yaşadık, hiç okula adım atmamış, 6 yaşında evlendirilmiş, bu cümleyi kurmak bile çok acıtıcı. Eğitim tüm çocukların hayatına dokunur, onlar büyür, yetişkin olur, böyle bir müfredat sonrası maalesef biz bu acıları yaşıyoruz.

Çok ciddi okul terki yaşanıyor…

Karaman, Aladağ, Narın olayında da gördük parasız, laik, bilimsel olmayan eğitim sonuçlarını. Eğitim çocukların yaşam hakkını savunma anlamına da geliyor. Eğitime yeterli bütçe ayrılmazsa, çocukların okuldan ayrılışının önlemek için gerekli önlemler alınmazsa çok ciddi okul terkleri yaşanır.

Türkiye’de ciddi bir okul terki yaşanıyor. En son Millî Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı ama güvenemediğimiz veriler (çünkü o veriler de aslında gerçeği yansıtmıyor) geçtiğimiz yıla ilişkin şu anda lisede olması gereken 2 milyonu aşkınçocuk okulda, örgün eğitim dışında olduğu.

Ortaokullar içinde yine bir önceki yıla göre okulda olması gereken 3,1 iken şimdi yüzde yüz artarak 6,2’ye ulaşmış durumda. Bu rakamlar buzdağının görünen yüzü bile değil. Okullaşma verileri tüm dünyada kayıt alınırken, kamuoyuyla paylaşılırken, bizde farklı. MESEM’lerle asgari ücretin üçte birini ya da yarısı kazanan öğrencilerin aileleri bu paraya bile ihtiyaç duyduğu için çocuk eğitimden ayrılabilir. Okul çocuğun gelişimidir.

Eğitimde laikten uzaklaşılıyor…

Şu anda sadeleştirilen bir müfredattan bahsediliyor. Sarmal müfredatın ne olduğunu bilmeyenler tarafından hazırlandı. Bu müfredatla laik-bilimsel niteliğini tamamen ortadan kaldırıldı. Müfredat değişikliği için gerekçe gerekir, ihtiyaç haritası çıkarılır? Pilot bölgeler seçilir. Bunların hiçbiri yapılmadı.

Kayıp Çocuklar Ülkesinde Eğitim yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.