Dünya sirke ihracatı pazarı yaklaşık 1,5 milyar dolar değerinde. Sirke konusunda büyük potansiyeli olan Türkiye’nin ihracatı ise 30 milyon dolar. Yetkililer, şu an ilk 30’da bile olmayan ülkemizin 2030 yılında 2 milyar dolara ulaşması beklenen pazarda yerini alabilmesi için uyarıyor: Sahte sirke üretimi engellenmeli, sirke anayasası çıkarılmalı.
—-
Kemal Kükrer’in, Ajinomoto İstanbul Tedarik Zincirinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi, Gıda Mühendisi Berna Portakal ile Kalite ve Ar-Ge Müdürü Gıda Mühendisi Engin Akçelenk’in sözcülüğünde düzenlenen basın toplantısında sahte ya da tağşiş yapan şirketlerin Türkiye’nin sirke ihracatı potansiyelini aşağı çektiğini açıkladı.
Sirke anayasasını bekliyor…
Sirke üreticileri tarafından kurulan SİRKEDER Derneği’nin Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri ile sahte ya da tağşiş ürünler konusunda çalıştığını belirten Gıda Mühendisi Berna Portakal şunları söyledi: “Dünya sirke ihracatı pazarı yaklaşık 1,5 milyar dolar değerinde. Türkiye ise 30 milyon dolar ihracat ile maalesef ilk 30’da bile yer alamıyor. 2030 yılında 2 milyar dolara ulaşması beklenen bu ekonomik pazarda hak ettiğimiz yeri alabilmek için gerekli adımların atılması gerekiyor. Türkiye’nin sirke konusunda büyük potansiyeli var. Ülkemizde tağşiş yapan şirketler sirke ihracatı potansiyelini aşağı çekiyor. Öncelikle sirke tebliği başka bir deyişle sirke anayasasına ihtiyacımız var. Çünkü gerçek sirke ile sahte ya da tağşiş ürünü ayırt etmek çok zor. Laboratuvar koşullarında uzman eşliğinde yapılan incelemelerle ancak mümkün. Pazarda oluşan önyargıyı bozmak, hak ettiğimiz ekonomik payı alabilmek için yetkililerle görüşüyoruz. Bu konuda farkındalığın artırılması gerekiyor.”
Pandemi ile sahte sirke üretimi arttı
Sirke hakkında merak edilen birçok soruya yanıt veren Gıda Mühendisi Engin Akçelenk, üretimde geleneksel yöntemlere sadık kalınmasının çok önemli olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Sirke sağlık, temizlik, atasözü, film, bağışıklık sistemi dahil yüzyıllardır insan yaşamın her anında bulunan bir gıda maddesidir.
Uzmanlar antimikrobiyal özellikleri nedeniyle özellikle kışın günde 3 çorba kaşığı sirke tüketilmesini önerir. Pandemi döneminde sirke tüketiminin artışı sahte ya da tağşiş üretimi tetikledi. Biliyorsunuz Tarım ve Orman Bakanlığı tağşiş listesini düzenli olarak güncelliyor. Bu listeden arzu ettiğiniz bilgiye ulaşabilirsiniz. Fakat biz de bir yandan sektörü geliştirmek adına sektörümüzde yer alan markalarla Sirke Üreticileri Derneği’ni (SirkeDer) kurduk. Bu derneği kurarken bir amacımız da tüketicilere ve kamuoyuna doğru, güvenilir bir kaynaktan bilgi akışı sağlamaktı. Derneğimiz tağşiş ve taklit sirkeyle mücadele etmek için gerekli kurumlarla iş birliğine her zaman hazır. Derneğimiz bünyesinde kurduğumuz teknik komitemiz ile kaliteli ve sağlıklı sirke üretiminde gözetilmesi gereken adımları takip ediyoruz. Bu kapsamda süpermarketlerle bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdik. Hedefimiz gerçek üreticileri haksız rekabetten korumak ama en önemlisi tüketicin sağlığını korumak.”
“Gerçek sirke ağızda aromatik, lezzetli bir tat bırakır”
Sirkedeki en büyük iki problemin taklit ve tağşiş olduğunun altını çizen Engin Akçelenk, “Gerçek meyve sirkesinin içine maliyeti daha uygun olan beyaz sirkenin karıştırılması ile yapılan hileye tağşiş, doğrudan doğruya sentetik asetik asitin sulandırılması ile elde edilen sahte ürüne ise taklit diyoruz. Geleneksel fermantasyon yöntemiyle üretilen elma sirkesi yudumlandığında karakteristik doğal asidik tadında, elma suyunun lezzetini rahatlıkla hissedilir. Ancak taklit ya da tağşiş olan ürünlerde hem bu tat/aroma hissedilmez, hem de taklit ya da tağşişin boyutuna bağlı olarak boğazda kimyasal sentetik bir yakıcılık hissedilir. Aroma ilavesi ile maskelenmeye çalışılan bazı taklit ürünlerde ise yapay bir meyve tadı ve kokusu daha kapağı açar açmaz kendini hissettirir. Tüketicilerimizin taklit / tağşiş ürünü bu şekilde tat yoluyla bir nebze olsa da ayırt edebilmeleri mümkün” dedi.
Bilimsel araştırmalar sirkenin sağlık üzerindeki etkilerini destekliyor
Toplantıda ele alınan konulardan biri de sirkenin sağlığa olan faydalarıydı. Son yıllarda elma sirkesi, üzüm sirkesi gibi çeşitli sirkelerin sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair araştırmaların arttığını ifade Berna Portakal; sirke tüketiminin, glisemik, anti-diyabetik, yağ metabolizması, ülseratif-kolit, kolesterol, karaciğer ve fonksiyonları, oksidatif stres, anti-kanserojen ve antimikrobiyal etkilerinin birçok araştırmada görülebildiğini söyledi.
Türk Ekonomisine Sirke Katmak İçin yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.