İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İktidarın İnsafsız Yaklaşımıyla Enflasyonu Düşmez

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın 2025 yıllık enflasyon beklenti oranını yüzde 21’den 24’e yükseltildiğini açıklamasına ilişkin Ekonomist Ümit Özlale, enflasyonun finansçı yaklaşımla düşürülemeyeceğini söyledi. Özlale, “İktisatçı olarak itiraz ettiğim nokta; enflasyonla mücadelenin dar-sabit gelirli kişilerin üzerine yüklenmesi. Onların alım gücünü daha da baskılamak insafsızca bir yaklaşım” dedi.

—-

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın 2025 için yıllık enflasyon beklentisinin yüzde 21’den 24’e yükseltildiğini açıklaması ekonomi uzmanları tarafından iyimser bir rakam olarak yorumlandı. En iyi olasılıkla yüzde 30’un üstünde olacağını söyleyen Ekonomist Ümit Özlale, “Bu insafsız yaklaşımla enflasyon düşmez” dedi.

“Baskı altında bile 30’un üstünde çıkar”

Siyasi ekonomi ve finansal ekonomi uzmanı olan akademisyen, İzmir Milletvekili Ümit Özlale, revize rakamların halk ve reel sektörde karşılığı olmadığını söyledi. Özlale, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Benim iyimser senaryom yüzde 30 civarında olacağıdır. 2025’te dövizi bu kadar yüksek baskılamaya devam ederlerse, bunun reel sektörde mutlaka negatif karşılığı olacaktır. Buna ne kadar dayanabilir ya ne kadar dayanmalılar?

Artan yoksullukla beraber Şubat’ta açlık sınırının altında kalan asgari ücrette zam yapmadan ne kadar dayanabilirler? Faizi ne kadar bu ölçekte tutabilirler? Tüm bunlardan vazgeçtikleri ölçüde de enflasyon yüzde 30’un üstüne çıkacaktır. 2008 sonrası para saçma normalleşme dönemi vardı. Avrupa ve Dünya’da sol olduğunu sosyal demokrat olduğunu iddia eden partiler seçmenin beklenti ve tercihlerini iyi okuyamadığı için aynen 30’larda olduğu gibi şimdi dünyada aşırı sağ yükseldi. Küresel riskler Türkiye’yi, bölgeyi ve tüm dünyayı etkileyebilecek düzeyde.”

“Finansçı yaklaşımla enflasyon düşmez”

Mehmet Şimşek’in hayatının bir başarı hikayesi olduğunu söyleyen Özlale, konuşmasına şu başlıklar altında devam etti:

“Şimşek Batmanlı 9 çocuklu bir ailenin iyi eğitimli bir evladıdır. Fırsat eşitliğini gösteriyor. Benim Mehmet Bey’e en temel eleştirim enflasyon gibi toplumsal açıdan çok olumsuz etkileri olabilecek; enflasyonda çözüme iktisatçı olarak değil bir finansçı olarak yaklaşıyor olması. Talebi kısarak, faizi yükselterek, doları baskılayarak, finansal enstrümanları kullanarak basit bir şekilde enflasyonu kesmeye çalışabilir. Bir süre sonra da enflasyonu kesmekte başarılı olabilirsiniz. İktisatçı olarak itiraz ettiğim; talebi ve kuru bu kadar baskıladığınız zaman reel sektörü ciddi anlamda tehlikeye atıyorsunuz. İkinci nokta, vatandaşın alım enflasyonla mücadeleyi dar ve sabit gelirli kişilerin üzerine çok daha fazla yüklüyorsunuz toplumsal maliyetin karşılanması açısından eşitsiz bir paylaşım.

“Enflasyonla mücadeledeki eksik yaklaşımlar”

Ülkenin üçte biri açlık sınırının altında çalışıyor, nüfusun beşte biri açlık sınırının bir hayli altında olan emekli maaşı alıyor. Bu durumda onların alım gücünü daha da baskılamak çok insafsızca bir yaklaşım.

İkinci nokta vatandaşın en fazla canını yakan nokta barınma, kira sorunu. Eğer bu iktidar barınma sorunu çözmezse Merkez Bankası’nın çok fazla yapabileceği bir şey yok. Hazine-Maliye Bakanın da yok. Bunu para politikasıyla çözemeyiz. Bunu çözmek için de Mehmet Şimşek ve kurmaylarının hiçbir şey yapmadığını görüyoruz. Enflasyonu düşürmek için ilk barınma krizini çözmek lazım. Barınma krizi en son yolu daha fazla inşaat yapmaktır. Yeni konut projesi yaptığınızda, buna uygun faizler yaptığınızda, bunu alanlar yine yüksek gelirli kişiler olacak. Düşük gelirli alamayacaktır. Bizim önerimiz sosyal konutlara ağırlık verilmesi. Şehrin biraz daha dışında, şehir ve üretim merkezleriyle ulaşımı iyi olan uydu kentlerde sosyal konutlar yapılmasıdır. Bu zor değil ama inşaat sermayesine dayalı bir büyüme ve kalkınma modeli izleyen bir yönetim için tercih edilen yöntem değil.

İkinci noktada gıda fiyatları. Merkez Bankası bu para politikasıyla tarımdaki aksaklıklara çok kısıtlı şekilde müdahale edebiliyor. Tarımın kendi içindeki verimsizliği azaltan, çiftçiyi tekrardan toprağa döndüren, ortalama 53-54 yaş ortalaması olan aşağıya indiren tarım reformu izlemek gerekiyor ki, gıda ucuzlasın. Bu da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın işi. Orada da hiçbir şey yapılmıyor.

“Enflasyonu düşürmek için finansı yaklaşım sonuç vermez”

Bütüncül yaklaşımla ancak enflasyon çözülür. Yüksek enflasyonun getirdiği problemlerden biri de belirsizlik ve ahlaksızlıktır. Maliyetleri artmasa bile zam yapmayı alışkanlık haline getirmiş, üreticiler görmeye başladık. Dolayısıyla burada Ticaret Politikası Reformu’na ihtiyaç var. Tayyip Bey’in boykot çağrısını çok yanlış buluyorum. Başka ülke için ancak bu çağrı yapılabilir. Kendi üreticisi için boykot çağrısı, halk ile üreticiyi karşı karşıya getirir. Halk artık neyin pahalı neyin ucuz olduğunu karıştırıyor. Bakanlıklara ihtiyaç işte burada ortaya çıkar. Burada Ticaret Bakanlığı gerekli denetim ve düzenlemelerle birlikte, fiyat sapmalarını tespit edebilir. Belirli sektörlerdeki tekelleşmeyi önleyebilir. Rekabet Kurulu piyasadaki haksız rekabeti önlemek için var. Enflasyon ile mücadeleye sadece finansal çerçeveden baktığınız zaman yapısal tarafı var. Ülkede denetleyici ve düzenleyici kurumlar çoktandır işlerini yapmıyor. Tarım, ticaret, barınma krizini çözmek gerekiyor. Sosyal devlet bunun için var. Çocuklara iyi eğitim sağlamak için var. Koruyucu sağlık hizmetleri için var.

“AKP sosyal devlet anlayışından uzaklaştı”

AKP’nin en çok eleştirilmesi gereken nokta; sosyal devlet anlayışından bile isteye, siyasi bir tercihle uzaklaşmasıdır. Bunun olumsuz sonuçlarını biz enflasyonda, insanlarda mutsuzluk ve güvensiz hissetmelerinde görüyoruz. Hukuk çöktüğü yargının bağımsızlığı yitirdiği bir yerde, orta-uzun dönemli yatırımları çok uzun olmasını bekleyemezsiniz. Bu bir risk mekanizmasıdır. Bu ülkedeki hukuk işleyişine güvenilmediği için insanlar yatırımlarını yurtdışına çıkarıyorlar.”