Geniş bir paydaş katılımıyla gerçekleşen “4. Tarım ve Orman Şurası” tarımın, gıdanın, ormanın, kırsalın genel durumunu ve sorunlarını da ortaya koyması açısından oldukça ilginç ipuçlarını da kamuoyuna sundu. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan 86 maddelik “Sonuç Bildirgesi” hem geleceğe ışık tutması hem de şimdiye kadar eksik kalan, yapılmayan icraatların bir yansıması gibi durmaktadır.
Üretim, teknoloji, finans, jeopolitik, iklim öncelikleri ile ön plana çıkan Şura Sonuç Bildirgesi tarımın, gıda sektörünün daha fazla pazar odaklı ele alınması ile kendisini göstermektedir. Şura’da beliren temel saptama alanlarına göre şöyle bir değerlendirme yapılabilir;
- Tarım, gıda, kırsal yaşam ve üretim açısından en önemli göstergeler “Tarım Sayımları” ile ortaya çıkar. Maalesef son 20 yıldır sürekli yapıldığı, yapılacağı söylenen “Genel Tarım Sayımı” nın 10.Mayıs.2025 tarihinde yayınlanan yönetmelik ile yapılacağına dair karar Şura Sonuç Bildirinin okunmasından önce önemli bir hamle olarak kabul edilebilir. “Genel Tarım Sayımı”nın yapılacak olması kadar belirli periyotlarla tekrarlanması ve herkese açık olması da önemlidir. Genel Tarım Sayımı ile bir anlamda tarımın-kırsalın “MR”ı çekiliyor olacaktır. Bugüne kadar neden yapılmadığı konusunda kamuoyuna bilgi verilmesi de önemlidir.
- Stratejik ürünlerin belirleneceği belirtiliyor. Stratejik ürün listesi neye göre stratejiktir. Yani gıda güvencesine göre mi, dış ticarete göre mi, ülkenin makro ekonomik göstergelerine göre mi, iklime göre mi, vd.? Burada son yaşanan don olaylarından sonra şöyle bir soru belirmektedir: stratejik ürünler gelir güvencesi kapsamına alınacak mı? Çünkü bu ürünlerin her türlü güvenceye alınması gerekiyor.
- Geleceği kurgulamak adına “Tarım Odaklı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” ile “Ar-Ge Merkezleri”nin kurulması önemlidir. Bunun için üniversite-sanayi-kamu işbirliğinin sağlanmasına yönelik yaklaşımların da ortaya konulması önemlidir. Burada üretim öncelikli mi, sanayi öncelikli bir tercihin olacağı belirsizdir. Çünkü ekonomik maliyet ve sosyal tarımsal fayda esasına burada uygunluk gösterilmesi gerekiyor.
- Dünyada artan belirsizliklere, fırsatlara ve risklere Şura’da yer verilmiştir. Burada özellikle çiftçinin gelirini ve tüketicinin satın alma gücünü dikkate alan önleyici politikaların geliştirilmesi önem taşıyor. Çünkü bazı ürünlerde ithalat kavramı anında fiyat oynaklığına ve çiftçi davranışlarının değişmesine yol açabiliyor.
- Türkiye’de son 5-10 yılda çiftçinin en çok konuştuğu konulardan birisi “borçlarıdır.” 100 milyarlarca TL’yi bulan borçlar çiftçinin üretim kararlarını doğrudan etkilemektedir. Yıllardır ısrarla her ortamda önerilen finansal açıdan güçlü “kooperatiflere” nihayet yer verildi. Ama bu yetersizdir. Çünkü “Kooperatif Finansman Fonu”nun hangi kurumlarla, hangi araçlarla gerçekleşeceği hakkında bilgi zayıftır ve uygulanabileceğine dair somut kabuller azdır.
- “Acil Tarımsal Afet Yardım Risk Fonu”nun kurulması gecikmiş ve aciliyet taşıyan bir politika tercihidir. Çünkü kuraklık, düzensiz yağışlar ile 6.Şubat Depreminde kırsal alanların, çiftçilerin ne kadar çok zorluk ile karşılaştığı görülmüştür. Bu nedenle bu fonu yeterli ve kalıcı bir biçimde bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.
- Tarımsal üretimde fiyat oluşumu arz-talebe göre oluşan bir olgudur. Planlamada arz-talep dengesine de dikkat edilmesi ve burada risk planlamasını farklı senaryolarla yapmak gerekiyor. Şura sonuçları bu açıdan yetersizlik göstermektedir.
- İklim Değişikliğine Uyum ve Kuraklık Stratejisi küresel bir olgu ve sorun olması nedeniyle hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte su kullanımı, çiftçi geliri, doğal riskler için yeni politika önerileri ortaya konulmalıdır.
- Şura’da eksik kalan konulardan en önemli görülenlerden birisi nasıl bir işgücü planlamasının olacağı ve bu konuda yaşanan sorunların hem işçi hem de işveren açısından nasıl aşılacağıdır.
- Şura ile ilgili son ve en önemli değerlendirme “insan odaklı” yaklaşım eksikliğidir. Tarım nüfusu yaşlanıyor, gençler tarımdan-kırsaldan uzaklaşıyor, yaklaşık 2 milyon kadın tarımda çalışıyor ve bunların %90’ından fazlası kayıt dışı çalışıyor, 300 binden fazla çocuk tarım işçisi var. Fakat Şura Sonuç Bildirisini oluşturan 86 madde içinde kadın ifadesi “1”, gençlik ifadesi “1”, çocuk ifadesi “sıfır”, kooperatif ifadesi “3” ve kalkınma ifadesi yalnızca “1” yerde geçiyor. Bu nedenle Şura’nın insani kalkınma boyutunda bir eksiklik söz konusudur. Diğer yandan “köy” ifadesi hiçbir yerde geçmiyor. Demek ki köyler iyice gözden çıkarılmış.
- Türkiye’de yaklaşık 5 milyon tarımsal işgücü var. Bunların %85’i kayıt dışı çalışılıyor. Bu emek kesimi sosyal güvence kavuşmaları sağlanmalı, “insana yakışı iş” koşulları yaratılmalıdır. Bu konuda çok büyük eksiklikler var.
- Şurada alınan kararların nasıl bir kurumsal yapılanma, nasıl bir yönetim yaklaşımı, nasıl bir paydaş sorumluluğu ile çözülebileceği ise soru işareti olarak duruyor.
Sonuç olarak; Şura kararları geniş bir perspektifte ele alınmıştır. Önceki Şura’lardan farklı olarak daha fazla teknolojiye, pazarlara, dijitalleşmeye, finansa, iklime, vd. yer verilmiştir. Bu aynı zamanda ülkemiz tarımının, kırsalının ne kadar çok sorun ile de karşı karşıya olduğunun bir göstergesidir. Şura’da bir “vizyon” noksanlığı vardır. 5 yıl sonra nasıl bir “Türkiye Tarımı ve Kırsalı” göreceğiz sorusu ortadadır. Bir sonraki Şura’da 86 madde yerine 15-20 madde görmek sorunların çözüldüğü ve tarımın-kırsalın güçlendiği anlamına gelebilir.