Duygular hayatı deneyimlerken en büyük yardımcımızdır. Yaşananlardan ders çıkarmak, hisleri öğretmen gibi algılamak, kişisel gelişim için güzel bir yöntemdir. Günümüzde çoğu insan mutluluk, keyif, eğlencenin peşinden giderken zarar verebilecek yönleri düşünmeden hareket eder.
Naz Güneş Mayadağ
Kişisel Gelişim Uzmanı
Mutluluk insan hayatı için oldukça önemli hatta neredeyse herkesin uğruna yaşadığı bir duygudur. Kişinin günlük hayattaki eylemlerinin altında yatan en büyük motivasyon kaynağıdır. İnsanlar genellikle negatif ve pozitif olarak duyguları ikiye ayırır. Ayrımın duygunun kişiye oluşturduğu his ile yapıldığı sanılsa da aslında negatif-pozitif duygu diye bir şey yoktur. Bu, yalnızca algı ile alakalıdır. Ayrım, negatiften kaçmak, pozitif olarak görülen her duyguyu kucaklamak sonucunu doğurur.
Bastırılan duyguların sonucu gelen yük…
Negatif duygulardan kaçmak kişinin hissettiklerini reddetmesi, bastırmasına sebep olur. Yaşanmayan (bastırılan) duygular kişinin kendisini sebepsizce kötü hissetmesi, motivasyonunu yitirmesi, enerji düşüklüğü ve hatta hayattan keyif alamamak gibi sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, bir duyguyu hissetmek, olayları yorumlamak; yaşanılanlardan ders çıkarmak anlamına gelir. Kişi duyguyu özgürce yaşamadığında, o duygunun ardındaki alması gereken dersi de kaçırmış olur.
Negatif duygulardan kaçmanın doğurduğu bir diğer sonuç kişinin kendini sürekli mutlu olmak zorunda hissetmesidir. Herkesin çok mutlu, sürekli eğleniyor gibi göründüğü sosyal medya, bu zorunluluk hissinin ardındaki sebeplerden biridir. Kişi mutsuz olduğunda ya da eğlenmediğinde kendini eksik hisseder. Kendi hayatı ile diğerlerinin arasında yaptığı kıyas mutluluk zorunluluğu yükler. Bu zorunluluk aslında çok büyük bir yüktür. Doğası gereği mutluluk duygusu kişiye kendini iyi hissettirmelidir ve zorla elde edilecek bir duygu değildir. Burada üzücü olan diğer konu; kişinin hayatını kıymetli görebilmesi için hem kendine hem de başkalarına bu sahte mutluluğu göstermek zorunda hissetmesidir.
Eğlence ve mutluluk aynı mı?
Günümüzde mutluluğun eğlence ile karıştırılıyor olması, kişinin üzerinde eğlenme zorunluluğu oluşturur. Sürekli eğlenmek, farklı aktiviteler yapmak ve tüm bunları diğer insanlara da göstermek zorunluluğu hem yorucu hem de uzun vadede kişiyi daha da mutsuz edecek bir yüktür.
Mutluluğun anlamı unutuldu mu?
Mutluluk zorunluluk olmadığı gibi yalnızca dışarı çıkıp eğlenmek anlamına da gelmez. Kişi evde oturup kitap okurken, ormanda yürüyüş yaparak, dizi izleyerek, müzik dinleyerek veya ailesi ile vakit geçirerek de mutlu olabilir. Huzur, mutluluktan derin bir kavramdır ve ne yazık ki günümüzde unutulmuş oluş halidir. Huzur kişinin içinde bulunduğu andan tatmin olması ve herhangi bir duyguya ihtiyaç duymadan var oluşundan keyif alması anlamına gelir. Huzurlu hissetmek için dışsal hiçbir etkene gerek yoktur. İçten gelen bütünlük halidir.
İnsanların negatif duygulardan kaçmaya çalışmalarının bir diğer sebebi de duygu yönetimi yapamamasıdır. Duygularla nasıl başa çıkacağını bilememek, duyguları bastırmaya ya da yok saymaya sebep olur. Bu durum da mutluluk bağımlılığını oluşturan etkenlerden biridir. Duygu yönetimi bireyin hayatta öğrenmesi gereken en önemli yetilerden biridir. Özellikle çocukluk döneminde ebeveynlerinden duygu yönetimini öğrenememiş bireylerde gelişmemiş olması muhtemeldir.
Tepki vermeden önce düşünmek…
Duygu yönetimi sanılanın aksine duyguları bastırmak değil, onlarla yüzleşmek, hissedilen duyguyu kabul edip, sağlıklı şekilde yaşamak anlamına gelir. Süreç öncelikle hissedilen duyguyu tanımlamakla başlar. Kişi hissettiği duygunun adını bulmalıdır. Bunu her duygu yoğunluğu yaşandığında yapmak, kişinin duygusal durumunu daha kolay-hızlı analiz edebilmesini sağlayacaktır. Bir diğer konu da tepki vermeden önce düşünmektir. Çok yoğun duygu ile karşılaşıldığında bile reaksiyon göstermeden önce durup yaşanılan durum ve hissedilen duyguyu analiz etmek, uzun vadede duygu yönetimi becerisini geliştirecektir. Kişinin, duyguları konusunda kendine karşı dürüst olması öz farkındalığı da arttıracaktır.
Mutluluğa Götüren Duygular yazısı ilk önce Sağlık ve Yaşam Dergisi üzerinde ortaya çıktı.