İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Toplum olarak deprem-sel afetleri ile doğrudan ya da dolaylı olarak travmaya maruz kalıyoruz. Travma yaşadıklarımızın fazla gelme, taşıyamama hali olarak tanımlanabilir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüste sıkışma gibi fizyolojik ya da ağlama nöbeti, öfke krizi, donup kalma, üzüntü, korku, suçluluk gibi duygusal tepkilere neden olabilir

Uzm. Kl. Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan

Travma, yaşam ve yaşam şeklini değiştiren kriz olarak adlandırılan her türlü olay ya da durumdur. Ancak her kriz travma sonrası stres bozukluğu oluşturacak diye bir durum söz konusu değildir.

Akut kriz anında gösterdiğimiz tutum ya da duygusal değişimler doğrudan travma sonrası stres bozukluğu yaşadığımız ya da yaşayacağımız anlamına gelmez. Tüm bunlar bu süreçte son derece normaldir.

Travma sonrası stres bozukluğu-TSSB- oluşumu

Çalışmalar deprem gibi afet olaylarında üç ve dördüncü haftadan sonra gösterdiğimiz belirtilerin TSSB oluşumuna dair ilk işaretler olduğunu gösterir. TSSB sinyalleri çoğunlukla kriz anının sonlandığı noktada başlar. Ancak halen bir kriz anı içerisindeyiz henüz sonlanmadı. Artçı depremler, enkaz altında kalan insanlar, hasar gören binaların başında bekliyoruz. Hepimizi doğrudan ya da dolaylı yoldan bu krize şahit oluyoruz.

İkincil Travmanın Oluşumunda Koruyucu Önlemler Nelerdir?

Gördüğümüz, duyduğumuz ve izlediklerimiz ‘’İkincil Travma’’ oluşumuna neden olabilir. Travmanın işlenmesi TSSB önlemede oldukça önemlidir.

Her yaş grubu için travmayı işlemede yardımcı olacak önlemler:

Güvendesin mesajı verin:

Günlük rutinlerimizle kendimize özellikle şu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz ‘’güvendesin mesajını’’ verebiliriz. Rutinlerinize devam etmek için çabalayın: Rutinler içinde bulunduğumuz yoğun belirsizlik halini bir nebze belirli hale getirerek kişinin kendisini güvende hissetmesini sağlar. Belirli bir yer ve saatte yemek yemek, temizlik yapmak, sohbet etmek, çocuğunuzla ilgilenmek, belirli bir yerde yürüyüş yapmak vb. günlük rutinlerinizi bu süreçte yeniden oluşturmaya çalışın.

Sosyal medya ve haber kanallarına aşırı maruz kalmaktan kaçının:

Belirsizliğin oluşturduğu kaygıyla baş edebilmek için sosyal medya ve haber kanallarına sürekli olarak kendinizi maruz bırakıyor olabilirsiniz. Bu noktada bilgi edinecek ve yardımcı olacak kadar sosyal medyayı kullanmak ikincil travmanın oluşumunu önlemek açısından oldukça önemli.

Duyguları ifade edin ve temas halinde olun:

Gün içerisinde yakınlarınızla “Ne hissediyorum, Hangi görüntüden nasıl etkilendim, Neyden korktum, Aklımdan çıkmayan görüntü ne” vb. duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak travmanın izlerini silmeye yardımcı olacaktır. Tam tersi “Erkek adam ağlamaz. Kocaman adam oldun. Güçlü ol. Güçlü olmalısın.’’ gibi ifadelerden kaçının. Bu ifadeler kişinin duygularını bastırmasına ve travmayı işlemede zorlanmasına neden olacaktır. Benzer şekilde çocuğun duygularını ifade etmesine izin vermek, yaşına ve gelişim düzeyine uygun somutlaştırmalar yapmak travmayı işlemesine yardımcı olacaktır. Afet bölgelerine bireysel ve toplumsal destek vermek psikolojik iyi olma halimize yardımcı olacaktır.

Ruh ve beden bir bütündür.

Fiziksel sağlığınızı ihmal etmeyin:

Dengeli beslenme, düzenli uyku ve varsa kullanılan ilaçların takibi bu süreçte oldukça önemli.

Yas tutma sürecinize izin verin:

Unutulmamalıdır ki herkesin yas tutma süreci biriciktir. Bu zorlu süreçte yargılayıcı dilden ziyade kapsayıcı dili kullanmaya ihtiyacımız var. Kullanalım ki bireysel ve toplumsal ruh sağlığımızı koruyabilelim.

Psikolojik destek almaktan çekinmeyin:

Hissettiğiniz duygu durum giderek artıyor ve baş etmekte güçlük oluşturuyorsa bir ruh sağlığı uzmanından destek alın.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.