Evlat sahibi olmak isteyen çiftler için Türk bilim insanları dört bir koldan çalışıyor. TÜBİD Genel Başkanı olan, aynı zamanda kadın yumurtasını gençleştirmek, sayısını artırmak için yürütülen çalışmaları yürüten Prof. Dr. Bülent Tıraş, Amerika Yale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Seli ile dünyada ilk kez PRP’nin molekül bazında çalışmasının tamamlandığını, yine dünyada ilk kez Stanford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Utkan Demirci’nin geliştirdiği yöntemle kişinin kendi kanından eksozom elde edildiğini açıkladı. Tıraş, ayrıca Hematolog Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile de bir ilke daha imza atılarak hastadan alınan kandan yapılan demir-bilya izalosyonu sayesinde çok daha kolay, hızlı ve yüzde 99,9 oranında elde edilen mitokondrilerin nakli ile yumurta gelişimi için gerekli enerjinin sağlandığı sözlerine ekledi.
Haber: Nilay Akgün
İnfertilite alanındaki çalışmalarda anne adayının yumurtalıkları ve yumurtayı gençleştirme noktasında Türk bilim insanları dünyada üç ilke birden imza attı. Tüp Bebek ve İnfertilite Derneği’nin (TÜBİD) Genel Başkanı olan, kadın yumurtasını gençleştirmek, sayısını artırmak için yürütülen çalışmaları da yürüten Prof. Dr. Bülent Tıraş, “Kongreye katılan bine yakın meslektaşımızla infertil çiftlerin yaşadığı sorun-çözüm-bilimsel gelişmeler-çalışmaların sonuçları paylaşıldı. PRP, Eksozom, mitokondri nakli ve kemik iliği konularında dünyada ilk kez uygulanan yöntemler anlatıldı” dedi.
PRP moleküller düzeyde ‘başarı’ onayını aldı…
Yale Üniversitesi Tüp Bebek ve Üreme Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emre Seli ve ekibi ile yürütülen çalışmalarda PRP’nin yumurtalıklarda nasıl bir etki oluşturduğu sorusunun cevabı ‘moleküller düzeyde temellere oturtulan çalışmaların sonuçlarıyla verildi.
Prof. Dr. Emre Seli, “Dünyada moleküller düzeyde kök hücre üzerinde çalışmalar var. Biz ‘Nasıl yumurta sayısını nasıl artırabiliriz, artırılan yumurtaları nasıl daha genç hala nasıl getirebiliriz?’ sorunun yanıtı için dünyada ilk kez PRP işlemi uygulanan 90 hastanın moleküller bazda iki yıl süren, üç ayrı analizden geçirilen çalışmasını yaptık. Bugüne kadar klinik sonuçları görülmüştü. Yaptığımız çalışmada ‘PRP sonrası yumurta sayısında artış oldu mu, hücreyi değiştirdi mi?’ sorusunun cevabı arandı. Sonuç: Evet değiştirdi. Hatta bazı bölümleri 3-5 kat değiştirdi. PRP hastaların yüzde 30-40’ında çalışıyor. Biz hastadan alınan örnekle bir ilaç değil bir süspansiyon yapıyoruz. İlaç standarttır. Ama süspansiyon herkese göre farklıdır. Kimilerinde az faktör olduğu için yumurtalarına az etki ediyor. Kiminin ki çok kuvvetli verildiğinde kendiliğinden gebe kalıyor. Biz içindeki faktörleri saptayıp, süspansiyonla ‘ne verildiği-nasıl sonuç vereceği’ öngörüsü ile başarının yüzde 30’lardan yüzde 80’e çıkacağını düşünüyoruz.”
Yumurtanın enerjisinin olması gerekir
Sağlık Bakanlığı onayı ile Hematolog Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile yürütülen çalışmalarda ise kemik iliğinden alınan kök hücrelerle ‘mitokondri nakli’nde yine ilklere imza atıldı. Yaşla birlikte en önemli noktanın yumurtanın enerjisini kaybetmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Tıraş, “Kadın 46-47 yaşında çok sayıda yumurtası olabilir ama yumurtanın gücü, enerjisi yetmiyor. Tüp bebek tedavisinde ancak olgun yumurtalarla işlem yapabilirsiniz. Prof. Dr. Ercüment Ovalı ile metafaz1 ve GV yumurtaların kullanılabilir hale gelmesi için bir çalışma yürütüyoruz. Biliyoruz ki mitokondri, hücrelerin enerji kaynağıdır. Proje ile mitokondrileri mıknatıs bilya yöntemi ile elde edip, bunları bu olgunlaşmamış yumurtaların içine girmesini, o yumurtalarında olgunlaşmasını sağlayıp, tüp bebek tedavisinde kullanılabilmesini amaçlıyoruz.
Yumurtaları çöpe değil, tüpe nasıl gönderebiliriz?
Prof. Dr. Ercüment Ovalı yaptıkları çalışmalarla ilgili şu açıklamada bulundu: “Prof. Dr. Bülent Tıraş’ın ‘Mitokondri transplantasyonu için ne yapabiliriz?’ talebi üzerine çalışmalara başladık. Oosit denilen yumurta hücreleri toplandığında işe yaramayan grubu çöpe atılıyordu. Biz ‘Tüp bebek tedavisi için bu yumurtaları nasıl olgunlaştırabiliriz’ cevabında yoğunlaştık. Bizim işimiz kemik iliği transplantasyonu. Türkiye’de çok sayıda merkezin talep ettikleri hücreleri çeşidine göre işlemden geçirip, hazırlıyoruz. Şu ana kadar yapılan mitokondri kaynağı çalışmalarında sıklıkla hastanın kendi yumurtalıklarından biyopsi alınıyor. Bunun çok gerekli olmadığını düşündük. Çünkü yumurtalık mitokondrisi ile insan lenfosit (vücut ana bağışıklık hücre türlerinden bir tanesi) mitokondrisi arasında fark yok. Bir damla kanla da yeterince mitokondri sağlanabilir. Yani mitonkondri kaynağı olarak hastanın yumurtalıklarından biyopsi almak kanındaki hücreleri tarayıp oradaki mitokondrileri izole edilebilir.
Ayrıca; mitokondri izolasyonunda birçok step ve işlemler var. Bunlar hem uzun hem de çok fazla mitokondri kaybına neden olur. Biz kullandığımız demir-bilya sistemini izalosyonun bir parçası haline getirdik. Bilyanın bir ucu mitokondriye diğer ucu da aynı alana konulan mıknatıs yapışıyor. Böylece mitokondrileri mıknatıs alanında o karışık süspansiyon içerisinden çekip alabiliyorsunuz. İzolasyon için gün beklemek yerine bu yöntemle 3-4 saate indi. Hem de yüzde 99,9 mitokondri elde edilebilen bir başarıyla.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda mitokondri genellikle yumurta hücresinin içine enjeksiyon yolu ile veriliyordu. Bu da zor ve emek gerektiren bir yoldu. Biz burada ‘pinositoz’ dediğimiz yöntemi kullandık. Mitokondriyi eğer aynı alana koyarsanız sponton içeriye giriyor ve işlem yapmanıza gerek kalmıyor.
Olgunlaşmamış yumurta sperm ile döllense bile embriyo oluşturamaz. İçindeki fazla DNA’yı dışarıya atamaz. Mitokondri transferi; yumurta hücresinden fazla genetik materyalin dışarıya atılması ve yeterince olgunlaşması söz konusu oluyor.
Bilim dünyasında mitokondri nakli zaten yapılıyordu. Dünyada ilk kez kişinin kendi kanını ile mıknatıs bilya yöntemiyle mitokondri izalosyonun yüzde 99,9 oranında gerçekleşmesini sağladık.
Şimdi ki yaptığımız çalışmada; olgunlaşmamış yumurta hücrelerini olgunlaşmış hale geldikten sonra genetik yapısında bir bozukluk var mı? bunu göstermeye çalışıyoruz. Bu sene yıl bitirebilirsek uygulama sonuçlarını açıklayacağız.
Kadınlarda 47-48 anneliği gerçek oluyor…
TÜBİD Genel Sekreteri Prof. Dr. Hulusi Bülent Zeyneloğlu, yumurtadaki bölünme olaylarının sperme göre çok daha belirgin olduğunu belirterek şunları söyledi: “Esas embriyoyu oluşturan yumurta ve onun içindeki enerjidir. Bunun için mitokondri sayısının yüksek olması gerekli. Sperm bebek için sadece DNA’yı tamamlıyor. Fazla DNA’nın atıldığı süreçte bölünme hataları oluyor. Bu da bebekte yüzde 80 oranında down sendromu, kromozon anomalisi mi’ olarak ortaya çıkıyor. Bölünme hatalarını azaltılması için düzgün mitokondri ve ondan düzgün bir enerji çıkışı olması gerekir. O yüzden GV halinde iken müdahale edildiğinde yumurtalar kaliteli hale gelir. Sonuç olarak bu yöntem sayesinde 5’inci gün embriyosunda biyopsi yapılıp sağlıklı bir embriyo bulma olasılığı çok artıyor. Mitokondri nakli başarılı olursa 47-48 yaşındaki kadında rahat anne olabilir.
Eksozom ile başarı artacak…
Prof. Dr. Bülent Tıraş, ABD’de Stanford Üniversitesi’nde çalışan Prof. Dr. Utkan Demirci’nin geliştirdiği yöntemle yine dünyada bir ilke imza attıklarını açıkladı. Günümüze kadar kandan doğrudan elde edilemeyen eksozom denilen çok küçük haberci kesecikleri Prof. Dr. Utkan Demirci’nin geliştirdiği özel bir cihazla yüksek basınç altında kandan alınıp, süzülüp, elde edilebilir hale geldi. Eksozomlar sayesinde DNA, RNA ve proteinlerin hücreden hücreye aktarımı ve böylece büyük yenilenme hareketi başlatılmış olur.
Çiftlerin DİKKATLİ Olması Gerekiyor…
Dünyada kullanılan bir yöntem olduğunu söyleyen Tıraş çiftleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. “Tüp bebek tedavisinde şu anda kullanılan eksozomun en önemli farkı kişinin kendi kanından özel bir filtre vasıtasıyla elde edilmesidir. Kişinin kendi eksozomları kullanılıyor. Oysa diğer branşlarda yeni doğan bebeklerin göbek kordon kanlarının kültüründen elde ediliyor. Bu özellikle yumurtalıklar açısından düşünülebilecek bir şey değil. Çünkü başka bir kişinin DNA’sını alıp, onu yumurtalığın içine vermiş olursunuz. Bizim kullandığımız teknikle yaklaşık üç-dört saat içinde elde edilip, kişinin yumurtalıklarına enjekte ediliyor. Yaklaşık 7-8 aydır bu işlemi yapıyoruz. Bazı hastalarda PRP ve eksozomu beraber uyguluyoruz.
Buradaki uyarılması gereken en önemli nokta; piyasada ortopedist, plastik cerrah ya da medikal estetikçilerin şu anda göbek kordonundan elde edilen piyasada olan eksozomların kullanılmaması gerekir.
Tüp bebek tedavisinde otolog dediğimiz kişinin kendi kanından üretilen eksozomun kullanılması gerekir.
Yakın bir gelecekte eksozom güçlü bir tedavi seçeneği olarak günlük hayatımıza girecek. Biz şu anda çalışma olarak yapıyoruz. Sonuçlar alındıktan sonra, tebliğ edildikten sonra kabul kabul görüp, uluslararası yayınlarda yayınlandıktan sonra daha net konuşacağız.
Annelik için molekül düzeyinde ‘Yollar’ aranıyor
Prof. Dr. Bülent Tıraş molekül düzeyinde bilimsel çalışmanın temeli sayılabileceğini belirterek, şunları söyledi; “Prof. Dr. Emre Seli’nin yaptığı çalışmalar gösterdi ki PRP, yumurtalık ve hücrelerde birtakım moleküller değişiklikler yaparak etkili oluyor. Ama henüz bilinmeyenler var; kök hücre acaba overlerde nasıl etkili oluyor, egzozom ya da PRP nasıl etkili oluyor? Öte yandan bu yöntemin başarılı olmadığı hastalar da var. Bazılarında eksozom, bazılarında PRP, bazılarında ise kök hücre etkili oluyor.
Dolayısıyla şimdi yoğunlaştığımız nokta; bunların hepsi yumurtaların içindeki ayrı ayrı yollardan kurulu sistemle çalışıyor gibi görünüyor. Yumurtaların içinde ‘petyway’ dediğimiz -yolak diye Türkçeye çevrilen- birçok yollaklar üzerinde çok ciddi araştırmalar yapılıyor. Bir yumurtada bir sperm gibi yaklaşık 20-70 gün içinde hücre halinden çıkıyor ve ultrasonda gördüğümüz folikül dediğimiz yumurta kesesine haline dönüşüyor. Bu nasıl oluyor? Ancak o aşamaya geldikten sonra bizim vereceğimiz ilaçlarla büyütüp tüp bebek yapabiliyoruz. Bu yollakların hangisi, hangi yöntemle başarıya götürüyor tedaviyi? İleride PRP şu yollağı, eksozom diğer yollağı, kök hücre şu yollağı aktive ediyor diyebileceğiz. Hatta bunların birlikte kombinasyonları yapılması bile söz konusu olabilir. Böylece değişik gruptaki kadınların bu yöntemlerden hangisinden nasıl fayda sağlayabileceği bulunmuş olacak. Prof. Dr. Emre Seli ile yaptığımız çalışmalarda PRP sonrası genetiği düzelen embriyolar elde ettiğimiz gördük. Yumurtaları düzelten birtakım faktörler oluyor. Bunlar belki genetiğe de etki ediyor.”
Tüp Bebekte Dünyada Üç İlkte Türk İmzası yazısı ilk önce SağlıkveYaşamDergisi üzerinde ortaya çıktı.