Manisa, Türkiye’nin önemli sofralık üzüm üretim merkezlerinden biri olarak bilinirken, son yaşanan doğal afetle sarsıldı. Çiftçiler Sendikası (ÇİFTÇİ-SEN), yaptığı basın açıklamasıyla 10 Nisan sabahı Manisa genelinde etkili olan ani soğuk hava ve ayazın üzüm bağlarında yol açtığı büyük hasara dikkat çekti. Sendika, iklim krizinin tarımsal üretim üzerindeki yıkıcı etkilerinin bir kez daha gözler önüne serildiğini belirterek, yetkililere acil çözüm çağrısında bulundu.
ÇİFTÇİ-SEN, açıklamasında, insan eliyle yaratılan ekolojik yıkım ve atmosferin kirletilmesinin küresel iklim krizini tetiklediğini ve bunun sonucunda beklenmedik mevsim dışı doğa olaylarının yaşandığını vurguladı. Bu durumun tarımsal üretimi olumsuz etkilediği, çiftçilerin zarar etmesine, üretim yapamaz hale gelmesine ve hatta iflas etmesine neden olduğu belirtildi.
Manisa’daki üzüm üreticilerinin yaşadığı mağduriyetin, iklim krizinin somut sonuçlarından biri olduğu ifade edilen açıklamada, ayaz ve don olaylarından etkilenen üreticilerin büyük bir çoğunluğunun hasat döneminde borçlarını ödeyemeyecek duruma geldiği ve gelecek yıl üretimlerini sürdürebilecek gelirlerini de kaybettikleri dile getirildi. Ayrıca, 2023 mahsulü kuru üzüm fiyatının 2024 Mayıs ayında 100 TL’ye kadar yükselmesine rağmen, 2024 hasat döneminde aynı seviyede kalması hatta altına düşmesiyle zaten zor durumda olan çiftçilerin, şimdi de iklim krizinin olumsuz etkileriyle karşı karşıya kaldığına dikkat çekildi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, 2014 yılındaki büyük zirai don olayından sonra yaşanan bu durumu “tarihimizin en büyük zirai don olaylarından biri” olarak nitelendirmesi ve üreticilere “geçmiş olsun” dileklerinde bulunmasının ötesine geçemediği eleştirildi. Bakan Yumaklı’nın sadece Tarım Sigortası yaptıran üreticilere “Alo TARSİM 172 İhbar Hattı’na Hasar İhbarında Bulunun” uyarısında bulunmasının somut bir çözüm önerisi sunmadığı ifade edildi.
Açıklamada, TBMM gündemindeki “İklim Yasası”na da değinilerek, madencilik ve enerji yatırımlarının (termik santraller, HES’ler, GES’ler, RES’ler, JES’ler) iklim krizine yol açtığı bilinmesine rağmen, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan bu konuda herhangi bir ses çıkmadığı vurgulandı. Aksine, bol miktarda yeni maden ruhsatları verildiği, ormanların katledildiği ve yeni enerji yatırımlarıyla tarım arazileri ile yeraltı ve yerüstü sularının kirletilip yok edildiği belirtildi.
Çiftçi-Sen, yaşanan bu olumsuzluklar karşısında şu taleplerde bulundu:
- Doğayı katledip iklim krizine yol açan madencilik faaliyetleri ve enerji yatırımları durdurulmalıdır.
- İklim krizinden aşırı etkilenen bölgeler “Afet Bölgesi” ilan edilmeli ve üreticilere devlet tarafından telafi edici ödemeler yapılmalıdır. Üzüm üreticilerinin bankalara ve kamuya olan borçları en az bir yıl faizsiz ertelenerek taksitleri yıllara bölünmelidir. Verimlilik kaybı yüzde 30 ve üzeri olan üreticilere, üretimlerini sürdürebilmeleri için faizsiz kredi verilmelidir.
- İklim krizine dayanıklı olan tarımsal üretim tarzı agroekolojik üretimdir. Hükümet ve yerel yönetimler, üreticilerin zirai kimyasallardan ve şirketlere bağımlı girdilerden kurtulmaları için agroekolojik üretime ilişkin araştırmalara yönelmeli ve bu konuda eğitimler vermelidir. Kamu, agroekolojik üretime yönelen üreticilere teşvikler vermelidir.
Çiftçi-Sen, yetkilileri bu talepleri dikkate almaya ve Manisa’daki üzüm üreticilerinin yaşadığı mağduriyeti giderecek acil ve somut adımlar atmaya çağırdı. Sendika, iklim krizinin tarım üzerindeki olumsuz etkileriyle mücadelede kararlılıkla çalışmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.